Dış dünyan İç dünyandan mı etkileniyor?

İçinde huzursuzluk yaşarken; dışında elektronik aletlerin bozulduğu, bir şeylerin kırılıp döküldüğü, kazaların, aksiliklerin olduğu zamanların kör bir tesadüf olduğunu mu düşünüyorsun? Aslında, dış dünyan iç dünyandan pek de bağımsız değil. Birilerine, bir şeylere çok kızarsın; içinde kızışan enerjiyle daha da kızıştıran durumları çekersin. Bu çekim yasasıdır. Evrende her şeyin birbiri ile bağlı olmasını açıklayan yasalar vardır; hiçbir şey birbirinden bağımsız değildir ve neden sonuç ilişkisi hep vardır. Hayatın bir ölçüsü matematiği vardır.

Korku ve endişe duygusuna kapıldığında odağın ona kayıyor ve enerji odaklandığın yere akıyor. Genellikle hastalanmaktan korkanların daha sıklıkla hasta oldukları dikkatini çekmiştir. Kıtlık bilincinde kaldıkça, zengin bir yaşam da sürülmez. Gözü doymayan; görüntüde varlıklı bile olsa, içte yoksuldur.

Hayat sana sorduğun sorunun cevabını verir. “İnsanlar neden intihar eder? anlayamazdım, ama öyle şeyler yaşadım ki, o kadar çok intiharı düşündüm ki” dedi bir danışanım. “Bir insan nasıl evli birini sever? diye kızardım, ama bunu yaşayarak gördüm” diye anlattı başka bir danışanım. Sorduğun konunun cevabı düşer önüne. Yargıladığına ve yaşama sorularına dikkat et. “Neden böyle oluyor?, Niçin bu başıma geldi?” diye olayı tıkayan sorular sormaktan öte “Yaşadığım bu olay bana ne mesaj veriyor? Bundan ne öğrenebilirim?” gibi bakışını ve yaşamını dönüştüren sorular sormayı alışkanlık edinebilirsin.

Hayatına giren insanların hepsine aynı şekilde davranmazsın değil mi? Bir arkadaşınla gülüp eğlenirken, başka biriyle ağladığın olmuştur, bir başkasıyla görüşmek bile istemeyebilirsin; çünkü sana kendini kötü hissettiriyordur, bir dostunla da birçok şey yapmak istersin; çünkü sana iyi geliyordur. Burada senin kendini açmanı sağlayan ondan aldığın enerjiyken, karşındakini de sana uyumlandıran onun enerjisiyle kesişen frekanstır.

Bir danışanım, “eski eşim bana yapmadığı şeyleri başka kadınlara yapıyor” diye anlatıyordu. “Bana hiç çiçek almazken başka kadına güzel notlarla çiçekler göndermiş, demek ki benim kendi değersizlik duygumun yansıması” diye bir farkındalığını paylaşmıştı. Burada da birçok dinamik olabiliyor: geçmişte yaşanılanlar, eşler arasındaki gizli anlaşmalar, eril-dişil enerjinin yer değişimi, olumsuz beklentiler, yansıyan enerjiler. Tabi ki bu etkiler de değişebilir; içsel dönüşüm sonunda insanlar kendi değerini hissettiği oranda, çevresinden ve hayattan değer gördüğünü deneyimliyor.  

Değer senin içindedir. Başkalarının davranışlarının seni bağlamasına izin verirsen, duygularının yönetimi de dışarıya bağlı olacaktır. Değer insanın özündedir. Sen özündeki değeri hissedip, onunla hareket ettikçe, içinden çıkan enerjiye göre frekansla buluşacaksın. Bir diğer açıdan bak: Karşındaki sana değerini anlaman için mesaj veriyor.

Her şeyin suçlusu kendi zanneden kişinin, dışarıda da suçlanması yaydığı enerji ile ilgili. İlişkilerinde kendini suçlu hisseden, işyerinde suçlanan kişi; içinde titreşen duyguları gözlemlemeli. Suçluluk duygusunun temeli de yine çocukluğa uzanır. Küçükken yetişilen ortamda sıklıkla suçlamalara maruz kalındıysa öncelikle o çocuğun içindeki duyguların ifade edilerek çıkartılması rahatlatırken, diğer yandan şamar oğlanı enerjisini de değiştirir.

Bir kardeş ailesinde yaşadığı olayların etkilerini üzerinde taşıdıkça, benzer deneyimleri hayatına çekmeye devam ederken; diğer kardeş kendine bambaşka bir dünya kurabiliyor. Aslında hayat; yaşanılanlardan öte, bakış açısı ve kendini dönüştürmekle değişir.

Geçmiş bir hayaldir; tüm alemlerin aslının hayal olduğu gibi. Geçip giden bir hayale tutunduğun sürece o hayal geleceğine de oturacak.

Geçmişteki hayallerin hayaletlerinin zihninde dolaşmasına izin vermek yerine anda olmayı seçmek senin elinde.

*Beliz Gonca Kubat

Bugün yaşadığın sorunların sebebini anlayarak çözmek istiyorsan aşağıdaki formu doldurarak içsel dönüşüm çalışmalarına başvurabilirsin. Kontenjan sınırlıdır.