Duyguları Hissedememek
“Duygularım yok sanki, olanlar karşısında bir şey hissetmiyorum. Sanki uyuşmuş gibiyim. Ağlayamıyorum. Telefon, sosyal medya, diziler derken gün anlamsızca bitiyor. Mutsuzum. Her şey boş geliyor. İçkimi elime alıp her şeyi unutup, rahatlıyorum. Hayattan umudum kalmadı.” Bu cümlelerden biri ya da birkaçı senin de aklından geçiyorsa duygularından kaçınmış, onları bastırmış, duygularla temasını kesmiş olabilirsin.
Neden duygusuzlaşır insan? Öyle ağır travmalar (şiddet, cinsel istismar, reddedilmişlik, terk edilme, aşağılanma, duygusal ihmal…) yaşamıştır ki, onlarla yüzleşmek yerine yok saymak daha kolay gelmiştir. Bu durum genellikle bilinçdışı bir şekilde gerçekleşir. Bu kadar yoğun duygusal deneyimle başa çıkmanın bir diğer yolu ise duygulardan kopmak yani hissizleşmektir.
Duygusuzluk, birçok duygunun kaynağı gibi çocuklukla bağlantılıdır. Küçükken anne babaları tarafından duyguları önemsenmeyen kişiler bu hislerden özgürleşmek için duygularından koparlar. Sevgi, ilgi görmeyen, ihtiyaçları, istekleri duyulmayan çocuklar gibi; kendine güvensizliğe yol açan muamelelerle, mükemmeliyetçilik beklentisiyle, baskı gören çocuklar da küçük yaşlarda maruz kaldıkları çaresizlik, aşırı yalnızlık, yetersiz kişilik imgesi gibi durumlarla başa çıkmak için duygularından ayrışırlar. İnsanların bir kısmı anne babalarının duygularını anlamayıp onu ihmal ve reddettikleri için duygularından uzaklaşırken, bir kısmı da kendisinden yüksek beklentilerle benliğinden kuşku duymasına yol açtığı için hayatla baş etme stratejisi olarak duygularından kopuyorlar. Duygularını yok saymayı o kadar iyi öğreniyorlar ki kendilerini duygusuz sanıyorlar. Ancak bunun bedeli olarak kendilerini hayattan kopuk hissetmek, köklenememek oluyor. Ne kadar başarılı olurlarsa olsunlar bundan doyum sağlamadıkları gibi, yaşamdan zevk almıyorlar. Çoğu zaman da bağımlılıklar (yemek, cinsellik, alkol, uyuşturucu, oyun vb.) ve özdisiplinsizlik konularında sorunlar yaşıyorlar. Kimseden hoşlanmama, ağlayamama, içten gülememe, ekrana bakakalma gibi durumlar oluşabiliyor.
Çok çalışarak kendini andan soyutlamak, zamanını bir şeyler izleyerek gerçek dünyadan koparak geçirmek, her gün alkol alarak yaşadıklarından uzaklaşmak, madde bağımlılığı, aşırı yemek de duygusal kaçınmadır. Günümüzde çok sayıda dikkat dağıtan araçlarla insan kendiyle kalmaktan kaçacak alanlar bulabilmektedir.
Duygusuzlaşmak başlangıçta rahatlık gibi gelse de bir süre sonra hayattan alınan tadı da etkiler. Bastırdığımız ve kaçındığımız duygular konfor sağlıyor gibi görünebilir ancak, diğer taraftan yaşamla bağımızı da kopartır. Üzüntüyü hissetmekten kaçarken sevinci de hissedemez insan. Kimi zaman hayatın anlamsızlığı üzerine düşünürken, kimi zaman da kontrolden çıkan öfkesine anlam veremez. Bu noktada, insanın kendiyle ve çevresiyle bağı koparmayı seçmesinin ardındaki esası sorgulaması; yeniden sağlıklı bağ kurmasında kilit rol oynayacaktır. Neden bu kopmayı yaşadığı, kaçındığı duyguların neler olduğu, nelerin baskıladığı duygularını tetiklediğini fark etmek; çözüme giden yolda iyi bir adım olacaktır.
Bazen insan kendini o kadar kapatır ki, çocukluğa dair hatırladığı anısı yok gibidir, her şeyi olsa da hayatında bir şeyler eksik hisseder.
İfade edilemeyen duygular kendini anlatacak başka yollar bulur. Duygular kendine bir çıkış yolu arar ve bu bazen fiziksel rahatsızlıklara neden olabilir. İçsel çatışma ortamı, yüksek kan basıncına yol açar, uzun süreli oluşan kronik ağrıların kaynağı, bağışıklık sisteminin düşmesi gibi tepkiler ifade edilmemişliğin etkileridir.
Duygularının farkında olamayan kişiler birden tetiklenerek öfke kriziyle etrafını kırıp dökebilir. Bazı kişiler de yaptıkları ya da yapamadıkları nedeniyle kendini suçlar.
Zaman geçtikçe bastırılan duygular, içeride büyümeye devam ederek yanardağ gibi patlayabilmektedir.
Duygularla bağ kurmak neden önemli?
Duygularıyla bağ kurmayan kişiler kendilerini boşlukta gibi hisseder. Hayatı öylece geçip giderken; yaptığı işten, gezdiği yerden, yediği yemekten tat almaz. Eşlerine, çocuklarına bağlı hissetmez, onları gerektiği şekilde sevemediğini düşünür. Arkadaşlarının paylaştığı olumlu ya da olumsuz haberlere tepki vermek de anlamsız gelir.
Her ne kadar mantıklı sebepler getirsek de; davranışları yöneten duygulardır. Eğer duygularımızı anlamazsak en yakınlarımıza da duygusal körlük yaşayabiliriz. İlişkileri canlı tutan, çocuklarınla ilişkileri besleyen duygusal temastır.
İlişkilerde yaşanılan sorunlarda duygular uygun şekillerde ifade edilmedikçe biriken konularla çığ şeklini aldığından; laf sokmalar, soğuk savaş, tahammülsüzlük başlıyor. Seanslarımızda duyguları boşaltmak içerideki doluluğu rahatlatırken, ilişkiye daha tarafsız bakmayı sağlıyor. Bugün ilişkide yaşanılan sorunun kökünün çocuklukta yaşanılan duyguyla bağlantısına gitmek, insanın kendini ve yaşadıklarını yorumlamasını kolaylaştırıyor.
İnsanın duygularıyla yüzleşmesi, olayın yeniden yorumlanmasını sağlıyor. Başta ortaya çıkan yoğun öfke, kızgınlık gibi duyguları boşaltmak daha sonra kişinin olayı farklı bakış açılarından görmesine yol açıyor. Yüzleşme esnasında engellemeyle oluşan biyolojik stres azalıyor ve duygunun daha derinine inildiğinde travmaların kaynağı da çözülerek bedensel ve zihinsel rahatlık düzeyine ulaşılıyor. Böylece kişi geçmişi bugününe taşımayı bırakarak, kendini daha hafif ve özgür hissediyor. Bu şekilde geleceğe dair seçimleri de duygu ve mantık dengesinde oluyor.
Duyguları fark ederek ifade etmek: Duyguların farkında oldukça, fiziksel tepkiler hafifler. Duygu odaklı yaptığımız çalışmalarda hem duyguya hem de duygunun bedendeki etkisine odaklandığımız için rahatsızlıkların da şifalandığı geri bildirimlerini alıyoruz.
Duyguları itiraf etmek, anlatmak, yazmak, sanatla ifade etmek de engellemenin getirdiği birçok sorunu ortadan kaldırabilmektedir. Bedeni hissedeceğin aktiviteler, yoga, meditasyon, spor yapmak da bedendeki doluluğu atmaya yardımcı olur. Kendi başına içinden çıkamadığın duygularda da destek almaya açık olmak hayatla başa çıkabilmeyi kolaylaştırır.
*Beliz Gonca Kubat
İçindeki boşluğu içeriden doldurmayı öğrenmek ve duygularının farkındalığıyla yaşamdan tat almayı bilmek için, bilimsel etkinliği kanıtlanmış olan içsel dönüşüm metotları hakkında bilgi alabilirsin. Uygun bir program oluşturmak için en yakın zamanda telefonla dönüş yapılacaktır.