fbpx

Geçmişin keşkelerinden çıkmak

Yaşadıkları ve yaşayamadıkları arasında sıkışıp kalır insan.

Daha iyi seçimler yapsaydım, içimde kalanları yaşasaydım, kendimi ifade etseydim, onunla ayrılmasaydım, o evi, bu eşyayı alsaydım, başka olasılıkları görseydim, eğitimime devam etseydim, işi değiştirseydim,… kaçan fırsatların ardından o kadar uzun süre bakakaldığında insan yeni fırsatlara da körleşmeye başlıyor.

Yaşadıklarından çok yaşayamadıklarınaydı insanın acısı, hüznü, pişmanlığı, mutsuzlukları…

Kalp içindeki duyguya çekilirken, zihin yarım kalmışlığa takılır.

Kalbinde korku, vesvese, endişe varsa bunları çözene kadar çekilirsin benzer olay ve kişilere.

Aslında seni şifalandıracak olan durumlara. Bunun için fark etmen ve kalbini arındırman gerekiyor.

Zihninde sorduğun sorulara göre (Yine aynı şeyi yaşar mıyım? Ya biterse, giderse? Sonunda kötü olur mu? gibi) hologramından yanıtlar gelir. Korktukların başına gelirken, sorguladığının cevabı önüne düşer. Odaklandığını çekersin.

İlişkilerinde; içindeki çocuğu ortaya çıkarana çekim hisseder insan. Bu çocuk kimi öfkeli kimi incinmiş, bazen haşarı bazen hüzünlü olabiliyor. Kişi sevgi dolu bir ilişki yaşamak isterken, daha da derin sevgisizliği deneyimleyebiliyor. Aslında çocukken alınamayan sevgi eksikliği kendini hissettirdikçe, önüne serpilen kırıntıları sevgi zanneder. Bu nedenle birçok insan hata dedikleri süreçlerden geçer. “Ben mutlu olmak istedim, sevginin peşinden koştum, sonuç hayal kırıklığı, hüsran.”

Konu yine dönüp dolaşıp geliyor; içindeki çocuğu duymaya, anlamaya, onun davasını çözümleyip, rahatlatmaya. O çocuk mutlu ve huzurlu hissetmediği sürece yetişkin halini de dürtmeye devam ederken, çevresini de istemsizce kırıp dökecektir. Bazen de anlaşılmadığını düşündüğünden içine kapanıp, dünyayla iletişim kurmaktan kaçınacaktır.

İşyerinde uğradığın haksızlıktan, ilişkilerinde yaşadığın mutsuzluklara, yönetemediğin öfkenden, başkalarının sözlerinden alınganlığına… genellikle içindeki çocuğun yaşadıkları ve ya yaşayamadıklarıyla bağlantılıdır.

Başkalarının egolarından rahatsız olduğunu, çevresinin üstünlük taslamasıyla değersizlik hissettiği, hatta bu nedenle kontrol edemediği öfke yüzünden kavgaya kadar gittiğini anlatan bir beyle regresyon çalışmamızda; bu duygular onu çocukluğuna götürdü. Yurtdışında azınlık olarak okulda gördüğü muamelelerde hissettiği eziklik, utanç, yetersizlik duyguları içinde kalmış, yeni yaşadıkları üzerine eklenince bunları uyandırmıştı. Geçmişte yaşananlar, zamanda geçmiş olsa da içindeki duygular geçmemişse; bugün yaşananlar üzerine eklendiğinde daha da yoğunlaşarak patlama noktasına getirtebiliyor.

Küçükken varlığını baskı altında hisseden, engellenen kişiler, bu durumun içinde yarattığı korku, endişe ve kaygıları çeşitli tepki biçimleriyle yaşarlar. Kimi insan onaylanma isteğiyle kızgınlıklarını bastırma (bilinçaltına itme) alışkanlığı geliştirir, ancak bu da insanlarla birlikteyken nedenini bilmediği bir tedirginlik hissettirir. Rahat olamaz, sosyal fobi yaşayabilir.

Kızgınlık, acı, yetersizlik duygularının bilinçaltında yoğunlaştığı bazı durumlarda ise kişi, bu duyguları denetim altında tutabilmek için tam karşıtı tutumlar geliştirerek insanlara karşı aşırı anlayışlı davranışlar gösterebilir. Aslında bu da bir savunma mekanizması olup, kişi kendisinin aşırı sevgi dolu, fedakar, alttan alan bir yapısı olduğuna inanır. Kişi gerçek benliğinin farkında değildir. Her abartılı davranışın altında tam zıttı duygular barınmaktadır.  

Bugün ben bu yaşadığım olaylara neden bu kadar fazla tepki veriyor, üzülüp, alınıyor, hayata küsüyorum diyorsan; dön bak içindeki çocuk neler yaşıyor? Gerçekten onun tüm seslerini, duygularını duyup, anlayıp, hissederek, deşarj ederek (bastırılmış öfke, utanç, acı, yalnızlık, üzüntü, tepkisizlik…) dönüştürdüğünde gerçekliğin de değişip dönüşmeye başlıyor.

Çalıştığımız kişilerde geçmişi deşarj edince, verdiği tepkiler otomatik olarak değişmeye başlıyor. Çünkü yaşadıklarına geçmişin duygusuyla tepki vermekten çıkıyor.

Düşün şimdi, hayatında nelere, kimlere çekildin? Kalbinde hangi duygu varken nasıl şeyler yaşadın?

Kaçmak yerine; cesur ol, adım at, derinlerinle yüzleş ve özgürleş ki rahatlasın çocukluğun. Bu şekilde hayattan aldığın tat artarken, ilişkilerinde daha mutlu hissedecek, engellenmişlikten çıktığından içindeki potansiyeli kullanabilir hale geleceksin.

*Beliz Gonca Kubat

Yaşadıkların ya da yaşayamadıkların arasındaki sıkışmışlık hissinden özgürleşmek ve hakkettiğin ilişki ve işlere göre duygu frekansını ayarlamak için aşağıdaki formu doldurabilirsin. Kontenjan limitlidir.

    Adınız, Soyadınız

    Telefon Numaranız (Başına 0 koyarak ve boşluk bırakmadan girin)

    E-posta Adresiniz

    Doğum Yılınız

    Yaşadığınız Şehir

    Probleminizden kısaca bahsedin

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir