İlişkilerimiz Niçin İstediğimiz Gibi Olmuyor?
- Öncelikle nasıl yayın yaptığımıza bakalım. Duruşumuzla, bakışımızla, ses tonumuzla, söylediklerimizle karşımızdakine bir mesaj veririz. Bunlar birbiri ile çelişkili olduğunda karşı tarafın bilinçaltı bunu algılar. Bedensel ve zihinsel olarak uyum içinde olmadıkça hayatımıza istediğimizi çekemeyiz.
- Bilinçaltınızdan yaydığınız korku frekansı. Dışarıda romantik bir müzik çalarken zihninde acılı arabesk çalıyorsa karşı taraf da senden çalan müziğin parazitini fark edip, ona göre davranacaktır.
- Değersizlik duyguları: Kendinizi gerçekte değerli hissetmeyip, karşı taraftan değer beklerseniz, karşınızdakiler size hissettiğiniz şeyleri yaşatır. Bu değersizlik duyguları çok küçük yaşlardan geliyor olabilir, bunları yaptığınız bilinç ve bilinçaltı çalışmalarla değiştirebilirsiniz.
- Geçmişte yaşanılan ilişkilerdeki etkiler: Eski ilişkinizde yaşamış olduğunuz haksızlıklara hala kızgınsanız ya da ah alma durumunuz olduğuna inanıyorsanız geçmişinizi en azından zihninizde şifalandırmadıkça, o enerji mevcut ve gelecekteki ilişkinizi sabote eder yada yeni birini karşınıza çekmeniz güçleşir.
- Sırf biri olsun diye hayatımıza birine almak: Birçok kişi yalnızlıktan yakınıyor. Karşına çıkan kişi kendisi için uygun mu diye yeteri kadar hissetmeden bir ilişkiye başlıyor ve sonuçta acı çekiyor. Birini hayatınıza almadan önce kendinize sorun: bu kişi bana uygun mu, ben bu kişiye benzemek istiyor muyum? Enerjiler birbirinden etkilenir. Özellikle yakın ilişkilerde çiftlerin birbirine giderek benzediğini fark etmişsinizdir. Sadece biri olsun diye değil, hayatına gerçekten gereken rengi katacağını düşündüğünüz kişilere şans tanıyın.
- Zorla sürdürülen ilişkiler: Bazen kişi mutsuz bir ilişkiyle geliyor; “Ne yapayım elimde bu var” diyor. Mutsuz olduğunuz biriyle ilişkinizi devam ettirmeniz size uygun kişilere kapıları kapalı tutmanız demek.
- Eril dişil enerji değişimi: Günümüzdeki bir çok ilişkide kadınlar erkek, erkekler kadın rolünü aldı. Bu da kendisini yetersiz hissetmekle sonuçlanan ilişkilere sebep oluyor.
- Frekansların değişmesi: Bir taraf kendisini geliştirip diğer taraf kendisini kapatıyorsa bu durumda o ilişki iki taraf için de azap verici olacaktır.
- Karşı tarafın canını sıkmak: Hayatınızdaki kişiye “aramadın, beni sevmiyorsun, niçin böyle yapmıyorsun” tarzında söylemlerde bulunmak, kıskançlıklar, güvensizlikler… İnsanoğlu acı veren durumlardan kaçmaya programlanmıştır. Bu gibi durumlarda sizin söylenmeniz karşı tarafı sizden uzaklaştırır. Karşınızdakinin özgür iradesi olduğunun farkında olun.
- Kendinizle mutlu olmasını bilin. Kendisi ile mutlu olmayan biri başkalarını da mutlu edemez. Zannedebilir.
- Alma verme dengesini bozmayın. Sevileyim diye çok fedakarlık yaptım diyenler hüsranla sonuçlanan ilişkilerle geliyor. Yaşamda denge yasası vardır. Siz yaptıklarınızla karşı tarafı çok borçlandırmış hissedebilirsin. Ama borçlu alacaklısından kaçar. Değerinizden eksiltmeyin
- Her ilişki değişik özelliklere sahip 2 kişiden oluşur ve farklı dinamikler içerir, o nedenle ilişkilerde reçete bir formül herkes için geçerli olmaz. Bizler daha dünyaya gelmeden kayıtlarla doğarız. Ebeveynlerimizden gelen DNA kayıtları, geçmişte yaşanılanlar gibi bir çok etkiyle karşımızdaki yaptıklarımıza farklı tepkiler verir. O nedenle hazır formüllerden medet ummak yerine karşınızdakini de anlamaya çalışın.
- Beklentiyi bırakın. Beklentiler gerçekleşmezse mutsuzluk yaratır. Mutluluğu dış koşullara bağlamak, içinizdeki potansiyeli görmenizi engeller. Değiştiremeyeceğiniz şeyler de olduğunu kabul edip, akışına bırakmak hayrınıza olan sonuçlar getirir.
***Gonca Kubat