Rahatsız Eden Duygu ve Düşüncelerden Özgürleşmek Mümkün mü?

Atomda negatif ve pozitif olduğu gibi, hayatta da enerji döngüsünün sağlanması için iyi ve kötü diye tabir ettiğimiz duygular olmak durumundadır.

Negatif duyguyla savaşmak yerine, öncelikle o duyguyu kabul etmek, anlamak iyileşmeye giden yolu açar. Kaçmak yerine o duyguyla yüzleşmek, acının içinden geçmek doğa döngüsünde olduğu gibi diğer kutba geçmeyi kolaylaştırır. İstenmeyen duygularla yüzleşmek, kişinin yaşadıklarının farkında olmasını sağlayarak kabullenmede yetkinlik sağlar. Kişinin üzgün yada kızgın olduğunu inkar etmesi, sorunu gidermek için gerekli verilerden eksik bırakacaktır. Duyguları dönüştürmenin ilk adımı onların farkında olmaktır. Kabul değişime giden yolları açar.

Geçmişte sizi rahatsız eden duygu ve düşüncelerinden özgürleşmenin çeşitli yolları var.

  1. Bu yöntemlerden biri, imgeleme (göz önünde canlandırma) tekniğidir. Bu tekniğin etkin olma sebebi, bilinçaltının görselliğe hızlı cevap vermesi. Bu tekniği ilişkilerinde partnerine karşı olumsuz duygular hissedenlerde sıklıkla uygularım. Partnerine karşı duyduğu kızgınlık, öfke, pişmanlık duygularını dönüştüren yeni imgeler ve müziklerle, zihindeki filmi değiştirmek suretiyle o zamanki rahatsız duygulardan özgürleşme sağlarız.

Bugün bilimin de kabul ettiği, spordan sağlığa kadar çok geniş bir yelpazede kullanılan imgeleme yeteneğini geliştirmek zihin ve bedeni yönlendirmede oldukça işe yaramaktadır. İmgeleme yaparken gevşemiş durumda olmak, doğru nefes, sessizlik ve içsel sükunet, sabır, pozitif düşünce çok önemlidir. Telkinler bu noktada çok etkilidir.

  1. Bazen olayın üzerinden çok uzun zaman geçmesine karşın kişiler kızgınlık, pişmanlık, huzursuzluk, suçluluk, öfke gibi duygulara tutunmaya devam ederler. Tutunmanın bir yansıması da bedenimizi etkilemesidir. İnsanların, kızdıklarında çoğunlukla nefeslerini tuttuklarını fark ettiniz mi? Gerginlik hissettiğinizde kaslarınız da gerilir.
    Tutunmanın karşıtı nedir: Serbest bırakmak. Serbest bıraktığınızda kaslarınızın da gevşediğini hissedersiniz.

Bir duygu ya da histe sıkışıp kalmanızın nedeni onları bastırmaktır. O hissi ya da duyguyu sonuna kadar deneyimleyip özüne inmedikçe onlar orada kalır ve bilinçaltının derinlerine doğru inmeye devam eder, bu da içten içe kendimizi kötü hissetmemize neden olur. Kendimizi ve duygularımızı saklamak bazen bir konfor sağlıyor gibi görülse de bu geçicidir. Bastırılan duygular, bedenimizde enerji akışında tıkanıklıklara ve sonuçta hastalıklara sebep olur.
İyi bir terapide, duygularla bağlantı kurmak ve onları ifade etmek esastır. Sağlıklı ve kalıcı ilişkiler kurmak da karşı tarafı da anlayarak duyguları ifade etmekten geçer.

  1. Yaşadıklarımıza bakış açımız da duygularımızı etkiler. Hayatımızda her şeye bir anlam yükleriz. Acı çektiğiniz, üzüldüğünüz, öfkeli, kızgın veya kırgın hissettiğiniz anlarda kendinize şunu sorun: “Bu duruma hangi anlamı yüklediğim için bu şekilde hissediyorum?” “Bu yüklediğim anlamı ne şekilde değiştirirsem duygularımı istediğim yönde değiştirebilirim?” Duygularımızın nedeni ona yüklediğimiz anlamlardır. 
  1. Kimi zaman bir olay kişinin aşırı üzüntü duymasına, değersiz ve yalnız hissetmesine neden olabilir. Bunun nedeni bilinçaltının bu hislerin, geçmişte yaşanan duygularla bağlantı kurmasıdır. Çalışmalarda kişinin en son ilişkisinde değersizlik duygusuna odaklanırken bu duygunun çok daha eskilerden tohumlarının atıldığını görüyoruz. Bu durumda ilk başta oluşan duyguyu da boşaltıp, yerine iyi hissettiren duygu ve inançlar yüklemek kalıcı değişime giden yolu açıyor.

Esasında kedi, köpek, kapalı mekan gibi çeşitli fobilerin değişimi de duygu odaklı çalışmalarla yapılmaktadır.

  1. Kişi bazen öyle kızgın hissediyor ki, bedeninden o duygu atılmazsa sonrasında ileride yaşayacağı olaylar bu duyguyu tetikleyip sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Bu gibi durumlarda o duygunun bedenden atılması çok önemli. Duyguyu bedeninin hangi bölgesinde hissediyorsa, o enerjiyi, yumruk yaptığı ellerine akıtarak yastığa gönderiyoruz. Böylece bedendeki o olumsuz enerjiyi serbest bırakıp rahatlıyor. Olumsuz duyguları duruma ve kişinin yapısına göre nefesle ve EFT uygulamalarıyla da bedenden çıkartıyoruz. Tabi ki bu duygunun geçmişte temellerinin atıldığı an’lara da regresyonla gitmek gerekiyor ki, sonuç kalıcı olsun. Genelde çok küçük yaşlarda, o zaman hissedilen duygunun başladığını görüp, o zamanki duyguları da dönüştürüyoruz.

Çocuklar istemedikleri davranışlara ellerini kollarını sallar, etrafa tekmeler savurur. İçgüdüsel olarak rahatsız oldukları duyguları bedenlerinden atarlar. Büyüdükçe bize tepkilerimizi bastırmamız gerektiği öğretildiği için, sıkılmış eller, bacaklar, dişlerle bu gerginlik kaslarımızda sıkışıp kalır. Hastalıkların temel nedeni bedenimizdeki tutulmuş enerjilerdir. 

  1. Hayatta odağınızı nerede tuttuğunuz yaşamınızın kalitesini belirler. Eğer hayatınızda nefret ettiğiniz konulara odaklanırsanız, duygusal beyniniz ateşlenir ancak mantıksal beyin soğuk duruma geçer. Mutsuz hissedip, mantıksız kararlar verirsiniz. Sevdiğiniz konulara odaklandığınızda beyniniz daha verimli çalışır. Duygusal taraf sakinleşir, düşünen tarafın performansı artar. Meditasyon yapmanın beyin için faydası şaşırtıcıdır. Meditasyonun zihni sakinleştirdiği sanılsa da esasında beynin düşünen tarafını aktifleştirir. Sonuçta daha sağlıklı kararlar verip, daha mutlu ve huzurlu olursunuz.
  1. Günümüzde, kanserden kalp rahatsızlıklarına kadar birçok hastalığın arkasında öfkenin, başkalarını yargılamanın, pişmanlıkların ve nefretin olduğunu vurgulanıyor. Bu olumsuz duyguların neden olduğu stres, vücudun bağışıklık sistemini doğrudan etkileyerek enfeksiyon ve hastalıklara açık hale gelmesine neden oluyor. Bunun çözümü kabul ve affetmekle mümkün.

Yaşamınızda “Asla unutamam, affedemem” dediğiniz şeyler olmuştur olabilir. Ancak böyle devam etmek aslında size zarar verir. Bu kendi bedenine zararlı bir şeyi enjekte edip, karşı tarafın acı çekmesini beklemeye benzer. Başkalarını affetmek, zihinsel huzur ve sağlık için gereklidir. Affetmek karşı tarafın haklı olduğu anlamına gelmez. Affetmek içinde bulunan duygudan özgürleşmek demek. Affettiğiniz kişileri tekrar görmeniz, ona söylemeniz, bir araya gelmeniz de gerekmez.

İçsel huzur için en önemlisi de kendini affetmektir. Her ne yaptıysanız hatanıza da duygunuza da kabul verin. Esasında karşı tarafa kızgınlığın altından genelde kendine kızgınlık çıkar.  Ona izin verenin kendisi olduğunu bilir. Geçmişte ne yaşamış olursanız olun kendinizi onaylayın ve ardından kendinizi affedin. Kendinizi sevin. Kendini sevmeyen kişiyi başkaları da sevmek istemez.

Yaşamda bir çok şey bize değerlendirmemiz için verilmiştir. Bunları ne yönde kullanıp değerlendirdiğimiz çoğu zaman bizim elimizdedir. Ateşi yemek pişirmek için yada bir şeyleri yakmak için de kullanabilirsiniz. Ateş zararlı bir şey değildir, onun kötü sonuçlara yol açması kullanımıyla ilgilidir. İçinizde yaşadığınız duygular da aynı şekildedir. Hissettiğiniz duygu kötü değildir, size vermek istediği bir mesaj vardır. Önce o duyguyu kabul edin, vermek istediği mesajı alın ve daha sonra onu iyi hissetmeye dönüştürmek yolunda kullanın.

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir