Yaşadıkların Tesadüf Değil
Seçtiğin meslek, hayatındaki kişi, yaşadığın bedensel rahatsızlıklar, maddi sıkıntıların, kısır döngülerin hepsi içinde bulunduğun bakış açısı ve yaşadıklarınla bağlantılı.
Yaşadığın zorluklar tesadüf değil.- İçindeki gücü açığa çıkarman, üstesinden gelebileceğin için senin başına geldi. Zorluğun içinden çıkan güzelliği, sebeplerden çıkan sonucu gör. Doğum zordur, sancılıdır, ancak sonucu yeni bir dünyadır. Bir zamanlar dilediğinin gerçekleşmesi için bazı durumları aşman gerekebiliyor. Başarılı insanların hayatını incelediğinde o noktaya gelene kadar bir takım zorluklardan geçtiğini görürsün.
Travmaların- Travma dediklerin senin kendini, özünü, değerini bulman içindir. Bütün bunların içinden çıkan sen, yaşam amacını keşfedecek böylece kendinden başlayarak çevrene ışık olacaksın. Tanıdığım ve duyduğum bir çok başarılı şifacı, terapist, koç kendinden başlayarak başkalarını anlama yeteneği kazandı. En başarılı terapistler arasında bilinen Milton Erickson çocuk felci geçirmiş, uzun yıllar boyunca yataktan kalkamamıştı ancak bu dezavantajını avantaja çevirmeyi bildi; insanların kelimeleri nasıl kullandığını, jest ve mimiklerin iletişimdeki rolünü gözlemledi. Kız kardeşinin “evet” dediğinde, bunun “hayır” demek anlamına gelebildiğini keşfetti. Felçli kaldığı süre boyunca en küçük kardeşini emekleme aşamasından yürümeyi öğrenme aşamasına kadar gözlemledi. İlk denemesinde kendine verdiği telkinlerle yürümeyi başaramayınca bilinç yerine bilinçaltına deşifre edecek şekilde “indirekt telkin” yöntemini uygulayarak kendine yürümeyi öğretti ve çocuk felci hastalığına ” insan davranışı konusundaki en iyi öğretmenim” dedi. Danışanlarına dahice yöntemlerle yaptığı terapilerle başarılı sonuçlar almıştır. Günümüzde koçluk ve terapilerde anlatılan birçok yöntemin mimarıdır.
Louise Hay, çocukluk döneminde geçirdiği ağır deneyimler sonucunda kendini zorluklardan ve travmalarından çıkartmış, orta yaşlarda yakalandığı kanser hastalığını içsel gücünü kullanarak iyileştirmiştir. Kitaplarıyla milyonlarca kişiye ilham olmuş, başkalarını eğitmiş ve dünyada sayılı kişisel gelişimciler arasına girmeyi başarmıştır.
Atalarından gelen travmalar– Senin çözebilecek gücün olduğu için sende ortaya çıktı. Geçmişini ve geleceğini şifalandırabilirsin. Doğa gelecek nesli koruma gereği ataların korku ve kaygılarını dna’lara da kaydediyor. Kıtlık, savaş, hastalık korkusu gibi kitlesel etkiler de toplumun kenetlenmesi ile çözülecek durumlardır. Sonunda her şey bire varır. Dünyada hiçbir şey birbirinden bağımsız değildir.
Yargıladığın durumlara girmen– Yargıladığın, kınadığın kişiyi anlaman için başına gelir. Bir yanıyla hayat senin o kişiyi anlamanı isterken, diğer yanıyla bilinçaltının “ben asla öyle bir şey yapmam” deyişinle “yap-mam” dan gelen “yap” kaydıyla da bağlantılıdır. Bilinçaltı olumsuzluk eklerini değil, kelimenin kökünü alır.
Kendine verdiğin telkinlerin gerçeğe dönüşmesi– Bilinçaltın bunları alır. “Ne yersem kilo yapıyor.” Benzer şekilde başkalarına verdiğin telkinler. “Çocuğum koşma düşeceksin.” (çocuğun bilinçaltında-koşarsam düşerim). “Beni bırakmazsın değil mi sevgilim?” (Partnerinin bilinçaltında- Şu an öyle bir düşüncem yoktu ama acaba ilerde bırakacak durumlar yaşar mıyım?” Kelimeleri frekansı vardır ve aynı zamanda söz büyüdür.Korktuklarını yaşaman– Yüzleşmen ve dönüştürmen için karşına çıkar. Korku en düşük dalga frekansıdır ve insan düşündüğünü kendine çeker. Yalnız kalma, terk edilme, kaybetme gibi korkuların yoğunsa yalnızlığınla barışman, öncelikle senin kendini terk etmemeyi öğrenmen ve hayatta kaybetmenin de bir illüzyon olduğunu anlaman ve tüm bu seni esir eden duygulardan özgürleşmen için deneyimlersin korkularını da.
Güvensizlik hissettiğinde sana güvensizlik deneyimi yaşatacak kişileri çekme ihtimalin olduğu gibi, hayatındaki kişinin de içindeki güvensizliği hissetmesiyle sana bu hissini doğrulayacak durumları yapması tesadüf değildir. Kendine güvenmeyen de aynı şekilde güvensizlik hissedeceği durumları yaşar. Aşırı güven de güvensizlik de kendini dengeleyecek durumları çağırır.
Seni zorlayan insanlar– Gelişmeye açık yönlerini fark etmen ve seni dengeye getirmek için hayatına gelir. Sessiz birinin konuşkan birine çekilmesi, kendini sevmeyenin kendini çok sevenden hoşlanması içsel dürtülerdir. Çok titiz bir annenin pasaklı çocuğu olurken, aşırı cimri bir babanın savurgan evladı olabiliyor. Yaşam uçlarda olanları dengeleyecek kişi ve olayları karşısına çıkartır. Sarkacı bir uca ittiğinde aynı hızda diğer uca gidecektir. Yaşamda zıtlıklar dengeye getirmek içindir.
Ödediğin bedeller– Bir zamanlar evrene sipariş verdiğin ve dilediklerin için seni ona taşıyan basamaklardır. Güçlü olmayı dilediysen seni güçlendirecek durumlar çıkar karşına. Güçlenmek zorluklar karşısında verdiğin dirençle oluşur. Çoğu zaman kişi bugünkü ilişkisinin geçmişte verdiği sipariş olduğunu hatırlamaz bile. İnsan ister, ancak bir süre sonra gerçekte onu istemediğinin farkına varır. Bu arada istemediğine odaklanmak da onu çeker. Odak enerjiyi büyütür.
İnsanın içinde bulunduğu duygu durumu, geleceğine dair ipuçları verir. İşini seven, işine odaklanan, faydalı olmak için bir şeyler yapanın başarılı olma ihtimaliyle; savsak çalışan, işini sevmeyen, önemsemeyen birinin başarılı olma ihtimali aynı olabilir mi?
Kaybetme korkusu olan birinin, hayatına giren kişilerden ayrılması, insanların ona kazık attığını söyleyenlerin dürüst insanlarla denkleşmemesi, kendinin yeterli olmadığına inanan birinin işlerinde başarılı olamayışı, başkalarının onayını bekleyenin kendi gibi olamayışı, sevgide karşılık bekleyenin gerçek sevgiyi yaşayamaması, şanssız olduğunu düşünenin bahtsız bedevi misali durumları yaşaması, öfkeli kişilerin onu sinirlendirecek kişi ve olaylarla rastlaşması tesadüf değil, evrensel yasaların ve duygu frekanslarının sonucudur.
Peki bu tesadüf gibi görünen durumları iyi tesadüflere nasıl dönüştürebilir insan? Kendindeki çekim gücünü değiştirerek. İnsanın çekim gücünü belirleyen içinde bulunduğu duygu frekansıdır.
Hayatındaki tesadüf gibi görünen olayları kendi lehine kullanmak kişinin bilgeliğini gerektirir. Kimi lanetli bir hayatı olduğunu düşünüp kurban bilincinde yaşamaya devam ederken kimi de acılarını kaldıraç olarak kullanarak onları başarıya, gülümsemeye dönüştürür. Tabi her iki şekilde düşünmek de tesadüf değil, kişinin düşünce yapısını nasıl kurguladığının doğal sonucudur.
Hayatta karşına çıkan kişiler, yaşadığın olaylar içinde bulunduğun frekansa göre gelir. O nedenle kadim öğretilerden bu güne kadar anlatılan senin küçük bir âlem olduğun ve senin değişmenle dünyanın da değişeceğinin söylenmesindeki hikmeti anla.
Evren sebep- sonuç ve sonuç- sebep ilişkisiyle işler.
“Tesadüf anlamsız bir kelimedir. Hiçbir şey sebepsiz var olamaz.” Voltaire
“Kâinatta, tesadüfe tesadüf etmek imkânsızdır.” Sokrates
“Farkındalığı olmayan insan, olan biteni tesadüf sanır.” Eddi Anter
*Gonca Kubat
Yaşadıkların gibi bu yazıyı okumanın da tesadüf olmadığını düşünüyor ve hayatında karşılaştıklarını ve sendeki etkilerini değiştirmek istiyorsan aşağıdaki formu doldurarak içsel dönüşüm programları hakkında bilgi alabilirsin.