Acılarımızdan Öğrenerek Gelişmek
Hayatında herkes bir şekilde acı çekmiştir. Bazen bu eski bir anı olarak kalır, bazen de tazeliğini korur. Olay kimi zaman çocuklukta yada hayatın bir döneminde gerçekleşmiş olabilir. Yıllar sonra bile bunu tetikleyen bir durum sizi farkında olmadan o anların duygusuna götürebilir. Belki olayı net hatırlamıyor olabilirsiniz ama duygu bilinçaltınıza kaydolduğundan normalden daha fazla etkileyebilir. Anne babasının kavgalarıyla büyümüş bir çocuk çatışmadan kaçıp, kendini savunamayabilir. Çocukken öğretmeni tarafından hırpalandığı için yetişkin olduğunda da yöneticisi tarafından da aynı eziklik duygularını hissedebilir.
Bazı insanlar geçmişini şifalandırıp daha güçlü hissederek yoluna devam ederken bazıları hayatın kurbanı rolünü oynamayı seçer, bazılarıysa bastırıp ruhunu uyuşturma yoluna gider. Bu uyuşturma alkol, ilaç, yemek yeme, kendine zarar veren ilişkiler yaşama, bağımlılık, işkoliklik şeklinde olabiliyor. Duygularınızı görmezden geldiğinizde, bastırılmış bir gaz gibi aniden patlayacaktır. Bu belki bir öfke nöbeti belki bir hastalık belki de mutsuzluk olarak çıkıyor. Duygularının farkında olup onları dönüştürenler ise daha dolu dolu yaşam sürüyor. Gerektiğinde ağlayıp, yeri geldiğinde gülebilenler daha sağlıklı hayatlar yaşıyorlar.
Bir cerahat varsa çıkarılacak, gerekirse kanayacak. O yara tedavi görerek iyileşecek. Duygular da böyledir, onu yok sayamayız; yüzleşerek içimizden çıkartır ve sonra onu sarabiliriz.
Acılarınızı, duygularınızı yaşamaya izin verdiğinizde şifa da gelir. Saklamak onu yok etmez. Bu tıpkı bir ağlayan çocuğu zorla susturmaya benzer. Belki çocuk korkudan o an susmuştur. Ama için için ağlamaya devam eder yada üzüntüsü bastırılmış ama her an patlamaya hazır bir öfkeye dönüşür. O çocuğun niye ağladığını sorup, onunla empati yapıp, acısını anlayarak teskin ettiğinizde ağlaması bitecektir.
Hayat bazen bütün planlarınızı tepetaklak eder. Alıştığınız durumlar değişebilir, sahiplendikleriniz gidebilir, beklentileriniz olmayabilir. Bu durum bizim hiçbir şeyi kontrol edemeyeceğimizi, hayatın akışına da kabul vermeyi öğrenmemizi anlatır. Bir kasırgayı kontrol edemeyebiliriz. Kasırgaya kızmak onu yok etmez ancak alacağımız önlemlerle onun vereceği hasarı en aza indirebiliriz. Sorunlarımızı yok edemesek de onlara bakışımızı ve hislerimizi değiştirebiliriz.
Bir kitapta okumuştum. Lunapark kazasında çocuklarını kaybeden bir aile. Evladını kaybeden anne babanın acısı tarif edilemez tabi. Bu aile hayata kızıp kendilerine ve çevrelerine zarar verebilirdi. (Bu onlara ne kazandırırdı, gideni getirir miydi?) Ancak bu aile acılarından yola çıkarak başka çocuklara ve ailelere faydalı olmayı hedefleyen bir proje başlatıyor. Yetersiz ve güvenli olmayan lunaparkların güvenliklerini arttırıyor ve bu vesileyle birçok yaşam kurtuluyor. Acılarınızı başkalarına yardım etmeye yönelttiğinizde kendi yaralarınızı da sarmaya başlarsınız.
Acaba benim hayattan öğrenmem gereken ne var diye sorabilirsiniz? Benzer şeyler tekrar tekrar önünüze geliyorsa, hayatın size vermek istediği bir yaşam dersi vardır. Sorunlarınızın üstesinden gelmeyi öğrenene dek kişiler, mekan, zaman değişse de döngü aynı şekilde tekrarlar. Bu bazen ilişkilerde yaşanılan benzer duygular olurken bazen de iş hayatında tekrarlayan sorunlar olabiliyor.
Dersinizi öğrendiğinizde sınavı daha kolay geçersiniz. Bu hayatın sizi bir üst seviyeye geçirme şeklidir.
En çok karşıma çıkan konulardan biri: kişi ağlayarak kimsenin onu sevmediğinden yakınıyor. “Siz kendinizi ne kadar seviyorsunuz?” diye sorduğumda “Sanırım pek sevmiyorum” cevabını alıyorum dürüst yanıtlarda. Kendini sevmeyen insan karşıdan sevgi bekler. Karşısındakinin enerjisi de bunu hisseder ve bir şekilde ondan uzaklaşır. Aslında, burada alınması gereken bir mesaj ve kişinin geliştirmesi gereken bir durum vardır. Kişi bunu öğrenip değiştirinceye kadar bu döngü devam eder.
İnsanlara olması gerektiğinden fazla iyilik yaptığınızda sizden kaçacaklardır, çünkü borçlu alacaklısından kaçar.
Bazen de dileklerinizi kendinize uygun seçmediğinizi fark edersiniz. “Böyle biriyle mutlu olacağımı sanmıştım, bu işin iyi olacağını düşünmüştüm, yanılmışım.” Hayatınız için istediklerinizi seçerken dikkatli olun. Her söylediğiniz olumlu yada olumsuz hayatınızı etkiler.
İçinizdeki acı, benzer acıları gördüğünüzde daha bir depreşmek eğilimindedir. Bir film izlerken yada bir kitap okurken size çok tanıdık gelen bir senaryoya üzüldüğünüzü yada kızdığınızı fark edebilirsiniz. Bu sizdeki bir duyguya bası yapmasındandır.
İşe gitmek istemeyen biri sürekli hastalıklar yaşıyorsa bu ona işiyle ilgili bir işaret olabilir. Her şeyi hızlı bir şekilde yaşayan kimse kazalara maruz kalıyorsa bu, biraz yavaşlaması konusunda ikaz olabilir.
Eğer maneviyata çok yöneldiyseniz maddi sorunlar yaşamaya başlarsınız. Maddiyata yöneliminiz fazlaysa da içsel dünyanızda boşluklar hissedebilirsiniz. Sistem denge üzerine kurulmuştur. Hayat bir şekilde sizi dengeye getirir. O nedenledir bir uçtan diğer uca geçişler.
Yaşamda hepimiz bizi üzen, sinirlendiren, içimize dokunan olay ve kişilerle karşılaşıyoruz. Bunlara sadece öfkelenip, üzülmek yerine bu durumdan ders de alın. Bu kendinizi ifade etmeniz gerektiği, sevginizi hissettirmenize dair bir mesaj, daha güçlü olmanız, bağışlamanız, kendinize yeni bir yol çizmeniz, bağımlıklarınızı bırakmanız yönünde bir işaret olabilir.
Bilge insan, acıyı hissedip kabul eden ve ondan aldığı dersle yoluna devam edebilendir.
#GoncaKubat
Hayatınızda rahatsız eden döngüleri fark edip, çıkmak ve zihninizi yararlı bir şekilde kullanmayı öğrenmek için aşağıdaki formu doldurun, daha iyi bir hayat için adım atın.