fbpx

İlişkiler Neden Yürümüyor?

Yıllardan beri yaptığım çalışmalarda en çok gelen konular arasında ilişki sorunları, istediği ilişkiyi yaşayamama, ayrılık acısı olunca gelen vakalardan yola çıkarak; ilişkilerin yürümeme nedenlerini genel olarak şu şekilde gördüm.

  1. Geçmişin ağırlığı: Çocuklukta yaşanılan korkular, inançlar, görülenler büyüyünce de ağırlığını hissettirebiliyor. Ailede şiddet, aldatılma, kavga gibi durumlarda korku gibi yoğun duygular yaşandıysa o anki gerilimle birlikte bu duygular bedene de kaydolmuş olabiliyor ve bugün sevdiği kişiden hissedilen olumsuzluklarda bunlar tekrar tetikleniyor. Danışanlarım aradığına ulaşamayınca, kaybetme korkusuna girince, beklemediği bir şey yaşayınca; yoğun duygularını bedende karın ağrısı, mide bulantısı, kalpte sıkışma hissi, nefes alamama, yutkunmakta zorlanma, ellerin ayakların buz kesmesi gibi semptomlar şeklinde hissettiklerini ifade ettiler. Bu duyguları izlediğimizde geçmişte zihninde, bedeninde de tesiri olan sahnelere gittik. Oradaki duygular çözülünce, yaşanılan ilişkilerdeki negatif etkiler de ağırlığını kaybetti.

Geçmişinde güvensizlik deneyimleri yaşayan bir danışanım partnerine kıskanç davranıyor ve bu nedenle sorun yaşıyordu. Partneri de sorun çıkmasın diye yalan söyler olmuştu. Danışanıma güvensizlik yaşadığında hissettiklerini sorduğumda yalanını yakalama duygusuyla karnında kasıklarında ağrı, mide bulantısı hissettiğini söyledi. Bu duyguları takip ettiğimizde geçmişe gittik; okul hayatında arkadaşına karşı yaşadığı güvensizlik deneyimi, babasının annesini aldatması, söylediği yalanlar son yaşadıklarıyla aynı hisleri tetiklemişti. O zamanların duygularını dönüştürdük ve içindeki kaygılardan arınmasıyla erkek arkadaşıyla ilişkisi düzeldi. Esasında insanın içinde taşıdığı dışına da yansıdığından karşısına çıkanlar enerjisine göre davranıyor insana.

  1. İletişim eksikliği ve hataları: Çoğu zaman eşler birbirinin neyi sevip sevmediğini anlamadan yıllar geçiyor. İlişkide dile getirilmeyenler, içe atılanlar birikerek patlama yaratabiliyor ve bir gün içine atan taraf, dolma noktasına geldiğinde bastırdıkları fışkırıyor. Karşı taraf da niye bu kadar büyük tepki gördüğüne anlam veremiyor. Hissettiklerini zamanında paylaşmak büyük kriz çıkmasını önler. Başta sorun çıkmasın diye çıkarılmayan ses, içeride çığlık haline gelmeden önce nazik bir şekilde dile getirilmeli.

Hislerini açıkça ifade etmek yerine karşı tarafı suçlamak. “Sen şöylesin, böylesin” diyerek karşı tarafı suçlamak onun da savunmaya geçmesine ya da iletişimi kesmesine sebep olur. Olmasından rahatsız olunan durumlar yerine, yapılmasının iyi hissettireceği durumları ifade etmek daha yapıcı olacaktır.

  1. Eril-Dişil enerji dengesizliği: Eril enerji arayan, bulan, veren tarafken, dişil enerji de bunları alan taraftır. Erkeği çeken dişil enerjidir. Kadınların “ben yaparım, gerek yok” diyerek almaya kendini kapattığı noktada erkeğin davranışları değişmeye başlıyor ve roller değişiyor. Çoğu zaman erkek kendini işe yarar görmediği yerden uzaklaşır. Günümüzde kadın çok verici olduğunda erkekler de içgüdüsel olarak kendine yabancılaşmaya başladığından ilişkiden de zevk almadığından gidiyor.

  1. Frekans: Bir zamanlar çok iyi anlaşılan bir ilişkide bir zaman sonra anlaşmazlıklar çıkabiliyor. Taraflardan biri kendini geliştirirken diğeri ona uyum sağlamadığında rahatsızlıklar başlıyor. Bu durum bazen idare edilse de bazen de yolları ayırmaya götürebiliyor.

Bazen de frekansların tutmadığı en başta hissedilse de başka ortak paydalar bulunmaya çalışılarak çok da enerjisi olmayan bir ilişki yaşanıyor ve birden bitiyor.

  1. Kendini tanımama: Kendini tanımayan insan ne istediğini bilmediği gibi kendini de karşısındakine tanıtamıyor. İlişki sırasında bir bakıyor ki partneri onu zorlayan şeyler yapıyor. Başta ses çıkarmasa da bir zaman sonra yaşadıkları da kişiyi yıpratmış oluyor. Sen kendini tanıtmayınca partnerin senin sınırlarını hassasiyetlerini nasıl bilebilir ki?

  1. Duygusal ihtiyaçların karşılanmaması: İnsanların maddi ihtiyaçlarının yanı sıra manevi ihtiyaçları da vardır. En başta kendi gibi olmayan, kabullenilmeyen kişi zamanla sıkışmış hissedecektir. Herkesin, paylaştığından başka kendi iç dünyası da vardır. Bu onu besler. Ancak çoğu zaman “sen artık tek kişi değilsin, iki kişi olarak düşün” baskısı uzun birlikteliklerden de kaçmaya yol açıyor. İki tarafın da birbirlerine özel yeteneklerini gerçekleştirdiği bir alan tanıması, arkadaşlarıyla zaman geçirme hakkı görmesi, ihtiyaç duyduğunda yalnız bırakması; kişinin kendi özel dengesini kurmasını, ilişkide daha huzurlu hissetmesini ve uzun ömürlü olmasını sağlıyor.

İlişkide tatmin edilmeyen duygusal ihtiyaçlar paylaşımın azalmasına sebep olduğu gibi bazen ihtiyacı dışarıdan gidermeye de kayabiliyor. Sevgiyi hissettirmek, güven vermek, değer göstermek, takdir etmek, birlikte zaman geçirmek ilişkiyi besleyen konulardır.

  1. Emek: Eski bir filmden zihinlerden kalan şu cümle: “Sevgi emekti.” Günümüzde ilişkilerde tarafların birbirinin kıymetini bilmeme nedeni; emek vermeyişinde. Konfor sevgiye galip geliyor. Bazen de bir taraf kendini paralarcasına emek verirken diğeri dengeyi sağlayacak bir şey yapmıyor ve iki taraf da kendi bakış açılarıyla ilişkiyi sorgulamaya başlıyor.

Yaşanılmamış çocukluklar, gençlikler ilişkiden beklentiyi etkiliyor. Anne-babadan hissedilmeyen sevgi, baskılar, erken yaşta çalışma gerekliliği, yüklenen sorumluluklar insanın içinde boşluk, yara hissettirebiliyor. İlişkide tarafların birbirlerinden istemeye ve almaya açık olması, içindeki çocuğu çıkartıp onu yaşatması doyumlu bir birliktelik yaşanmasını sağlıyor.

*Gonca Kubat

 

İlişkilerde yürümeyen konularda çözüme odaklanmak, geçmişin etkisinden özgürleşmek, kendini ve hayatını daha iyi yönde dönüştürmek istiyorsan başvuru formunu doldurabilirsin.

    Adınız, Soyadınız

    Telefon Numaranız (Başına 0 koyarak ve boşluk bırakmadan girin)

    E-posta Adresiniz

    Doğum Yılınız

    Yaşadığınız Şehir

    Probleminizden kısaca bahsedin

     

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir