Mutlu İlişkilerin Sırrı
Kendinize nasıl davranılmasını istersiniz? Öyleyse siz de karşınızdakine öyle davranın. Önemli not: Bu davranışlarda hissettikleriniz önemli!
Diyelim işyerinizdeki bir kişiye oldukça kibar ve nazik davranıyorsunuz, ancak içinizden saydırıyorsanız bu kişi sizin frekansınızı bilinçaltı düzeyde hissedecektir ve yaptıklarınıza göre değil, sizden çıkan enerjiye göre karşılık verecektir.
Olumsuz düşünceler zehir içmeye benzer. Öncelikle düşüncelerinizin etkilerini kendinizin yaşayacağınızın farkında olun! Negatif duygu ve düşünceleriniz bilinçaltınıza kaydolur ve bir şekilde karşınıza çıkar. “Ne ekersen onu biçersin” bu durumu özetleyen, derinlerdeki hakikati anlatan bir cümledir. Başkaları için düşündükleriniz ve hissettiklerinizi nihayetinde siz de yaşarsınız.
Yargılarken, karşınızdaki hakkında düşündüğünüzden kendiniz sorumlusunuz. Düşünceler, yaratma potansiyeline sahiptir ve bir başkası için de düşündükleriniz ve hissettiklerinizi düşünerek yaşarken kendi gerçekliğinizi de oluşturmaya başlarsınız. Düşünce önce kendisinden çıkanı etkiler. Evrensel yasaların ve bilinçaltınızın ne şekilde işlediğinin farkında olursanız başkaları hakkında düşünürken düşüncelerinizi dönüştürmeye başlarsınız. Birisine ateş topu fırlatmaya niyetliyseniz o topun önce sizi yakacağını bilirsiniz. Sürekli başkaları hakkında negatif konuşan insanlar sizce ne kadar kendisiyle barışık ve mutlu olabilir?
Gün içinde çevrenizde gördüklerinize verdiğiniz tepkileri gözlemleyin. Bunu yaparken haklı yada haksız ayrımı yapmadan bakın. Sizin düşünce ve inanç yapınıza uygun olmadığı için kızdığınız insanları düşünün. Sizi kızdıran sinirlendiren tam olarak ne? Peki, sizin buna olan tepkiniz karşınızdakini ne şekilde etkiliyor? Siz kendi düşüncenizin doğruluğu, onunkinin yanlışlığı konusunda direttikçe karşınızdaki düşünce ve inançlarına daha sıkı bağlanmıyor mu? İşin aslı tartışmada kazanan taraf olmaz, tartışma bitse de herkes düşüncesine daha çok bağlanır ve kendini doğrulayacak kanıtlar arar. Haklı olmayı mı, mutlu olmayı mı tercih edersiniz?
Karşınızdaki kişinin görüşlerine katılmıyor olsanız bile o kişinin de değerleri için kendisini özgürce ifade etmesine izin verin. Onun sizden farklı düşünmesine saygı duyun. Arada bir karşınızdakinin gözlükleriyle bakmayı deneyin. Herkes aynı şekilde düşünseydi ilerleme mümkün olur muydu?
Çalıştığınız işyerinde insanlar sizi kızdırıyor ve rahatsız ediyorsa acaba bunun nedeni içinizde biriken kızgınlık ve bastırılmış duygular olabilir mi? Bilinçaltınızdaki duygular ve yaydığınız frekanslarla etrafınıza enerji yayarsınız. Genelde köpeklerin kendisinden korkan yada nefret eden kişilere saldırdığını görmüşsünüzdür. Hayvanlar deprem ve diğer frekansları algıladığı gibi insanlardan gelen titreşimleri de anlayarak ona göre davranırlar. Hepimizin yaşadığı bir durumdur; bariz etkileyen bir davranışı olmasa da birinin yanında gergin ve rahatsız hissederken, bir başkasının yanında huzur ve güven hissedebiliyoruz.
Birisinden nefret ettiğiniz bir anı düşünün. Nefret duygusunun, konuşmanızı, hareketlerinizi, hislerinizi ve o anki yaşadıklarınızı nasıl etkilediğini fark edin. Bunu gerçekten anladığınızda sizi etkileyenin karşınızdaki değil sizin düşünce ve hisleriniz olduğunun ayırdına varırsınız. Kendinizden başka kimseyi değiştiremeyeceğinizi anladığınızda iç huzurunuzu ele alırsanız. Başkasının negatifinden etkilenmek yerine başkalarını kendi pozitifliğinizle etkilemeyi başarırsınız.
Mantıken ve ruhen olgunlaştıkça sizi dibe çeken hislere odaklanmak ve karşınızdaki kişinin negatif frekans alanına çekilmek yerine, huzurda ve dengede kalmayı seçersiniz. Başkalarının kızgınlık ve eleştirisine karşılık ateş topu fırlatmaya kalkmak yerine onun ateşinin söndürmeye odaklanır veya hedeften çekilirsiniz.
Karşınızdaki kişinin egosunu acıtır veya sınırlarını ihlal ederseniz, ondan size karşı iyi hisler duymasını beklemezsiniz. Bu kedinin kuyruğunu çekip sonra da ondan size sevgi gösterileri sunmasını beklemeye benzer.
Dünyada saldırgan, öfke ve kin içinde yaşamayı seçen insanlar da vardır. Bu kişiler yaşadıkları zorluklara karşılık başkalarını suçlarlar. Sizi duymadığı için sağır bir insanı suçlayamayacağınız gibi bu şekildeki zihinsel tutuma sahip olan insanları da suçlayamazsınız. Onları anlayıp affetmeyi seçin. Karşınıza çıkan kişiler hakkında negatif ve yargılayıcı düşünceler geçtiğini fark ettiğinizde önce kendinizi arındırmanız gerektiğini anlayın. Bu düşünceler aklınızdan geçiyorsa, sizde de bir parça onda olandan var demektir. Başkaları hakkında düşündüğünüz her negatif şey sizi de etkiler. Sonuçta bu düşüncenin çıktığı kaynak sizin beyninizdir. Affetmek demek, önce kendini affetmek demektir.
Bazı insanlar sizden kendi egolarını tatmin etmek için fedakarlık isterler. İstediklerini yapmadığınızda ajitasyona girerler, huysuzlanırlar. Böyle durumlarda onların içsel huzurunuzu bozmasına izin vermeyin. Hayatınızdan kendiniz sorumlusunuz. Başkalarının sizi paspas yapmanıza izin vermezseniz, onlar da bunu size yaptıramayacaklarını bilirler.
Karşısındakini kandırdığını, onu dolandırdığını düşünen insan, aslında kendisinde eksiklik ve yoksunluk duygusunu açığa çıkarmaktadır. Bilinçaltı hissedilen duygu ve düşünceleri sürekli kaydeder. Başkasını kandırdığını düşünen kişi bilinçaltının bir yerinde yaptığının doğru olmadığını bildiği için bu şekilde davranmaktadır. Bir başkasının varlığında gözü olan kişi, kendisinde yoksunluk düşüncesini yaratmaya devam eder. Hakikatte karşısındakine yaptığını düşündüğü şeyi kendisine yapmaktadır, ektiklerini biçecektir.
Karşınızdaki hakkında düşündükleriniz sizin sorumluluğunuzdadır. Düşünceler hem çıkanı hem de muhatap olduğunu etkileme gücüne sahiptir.
Bu dünyada herkes sevilmek, takdir edilmek, değer görmek ister. Kendiniz için istediğiniz şeyi karşınızdaki için de istemelisiniz. Dünyada daha çok barış, huzur, mutluluk olsun istiyorsanız sizin de yapabileceğiniz bir şey var: Sevmek. Ekmediğiniz bir tohumun çıkmasını bekleyemezsiniz.