Bilinçaltının İlişkilere Etkisi – 1

Her insan kar tanesi gibi birbirinden farklı olduğuna göre her ilişki de farklıdır. O nedenle ilişkiler için kesin geçer ilkeler olmaz. Esasında bilinçaltınızdan gelen etkiler sebebiyle, ilişkinizde 2 değil en az 6 kişisinizdir. Siz, o, sizin anne-babanız, onun anne-babası. Bazen buna diğer etkisinde kaldığınız kişiler de eklenir. Sizin bilinçaltınız, onun bilinçaltı, etkisinde kalınan kişi ve olaylar, ilişkilerin dinamiğini oluşturur.

Çocukken görülen baba yada anne figürü, büyüdüğünde kişinin ilişkilere bakışını etkiler. Gördüğü ilk ilişki anne ve babasıdır, karşı cinsten gördüğü, yakından tanıdığı yine onlar. Bilinçaltı onlarla ilgili duygu ve resimleri kaydetmiştir, karşısına çıkan kişiden beklentisi de kaygıları da bundan etkilenir.

  • İlişkilerde ilk aşk tohumları ekilirken karşı tarafta ne kadar tanıdık bir şeyler bulunduğu etkili olur. Gördüğüm birçok ilişkide anne yada babasına benzeyen kişilerle evlenildiğine şahit oldum.
  • Bilinçaltı alıştığı duyguları ister. Ailesinden çok ilgi görmeye alışkın bir çocuk büyüdüğünde hayatındaki kişilerin kendisine çok ilgi göstermesini bekleyebilir. Partnerini ona karşı ilgisiz olmakla suçlayabilir. Partneri de duygularını belli etmeyen bir ailede büyümüşse karşısındaki kişinin neden böyle davrandığını anlamayabilir. Bazen sadece bu nedenle bile ilişkide sorunlar başlayabilir.

  • İlişkilerde farkında olunsa da olunmasa da bir denge vardır. Karşınızdaki kişi sizden üstünse, onun bilinçaltı “daha iyisine layığım” diyerek bir şekilde kendince haklı sebeplerle bunu dengeler. Çok güzel/yakışıklı biri “ona en güzel yıllarımı veriyorum, karşılığı ne”, diye sorgulayabilir. İlişkide üstün özelliklere sahip olduğunu düşünen taraf, başka kişilerle ilişkisinde kendisini haklı görebilir. Çok zengin biri fakir biriyle evlendiğinde zengin olan kişi paranın nasıl harcanacağına karar vermek isterken, diğeri kendisini ezik hissedebilir. Yada tam tersi olarak eksiklik duygusunda olan daha fazla fedakarlık yapma yoluna gider ve kendisini mutsuz hissetmeye başlar. Dengenin olmadığı zamanlarda hayal kırıklığına sebep olan durumlar yaşanır.
  • Bazen eşler dengeli bir şekilde ilişkiye başlar. Bir taraf varlıklıysa diğer taraf da güzel olabilir. Bir taraf kültürlüyse diğeri anlayışlıdır gibi çoğunlukla ilk başta görülmez bir denge kurulabilir. Zamanla dengenin bozulduğu durumlar oluşabilir. Eşlerden biri başarılı ve beğenilen biri haline gelirken diğer eş bunu kaldıramayabilir. Değersiz hisseden partner de endişeli olur, güven duyamaz ve yetememekten korkar. Böyle durumlarda da ilişki yıpranabilir. Aldatılma vakalarına denge bozulduğunda çokça rastlanır.
  • Korktuğumuz şeyleri çekmemiz duygu ve yaydığımız frekansla ilgilidir. İlişkilerinde sürekli terk edilen bir adamla çalışırken regresyonla (doğumundan günümüze kadar yapılan zihinsel yolculuk) duygunun ilk başladığı ana gidiyoruz. Küçükken annesi; “Bıktım senin yaramazlığından, ben seni bırakıyorum” diyor ve onu terk ediyormuş gibi yaparak kısa süreliğine evden çıkıyor. Annenin amacı sadece küçük bir gözdağı vermek. Çocuk bu olayı zihnine öyle bir yerleştiriyor ki, “Kadınlar beni her an terk edebilir” inancı oluşuyor. Bundan sonra o korkuyla yaşadığı için, karşı taraf o frekansı alıyor ve partneri başlangıçta o şekilde düşünmese bile daha sonra onu bırakıp gidebiliyor. Bilinçaltında olaylar düz bir zaman çizgisinde değildir. Bilinçaltı kendince olaylar arasında bir bağlantı kurar.
  • Bilinçaltı kendisine bildiği duyguları çeker. Babası yada hayatındaki bir erkek yüzünden sürekli değersiz hissettirilen bir kızın, kendisini değersiz hissettiren kişileri çekmesi tesadüf değildir.

Hayatınıza çektiğiniz kişiler yüksek oranla bilinçaltınız tarafından kendinize çektiğiniz kişilerdir. Bilinçaltındaki duygularınız değişmediği sürece benzer olayları görmeye devam etmeniz olasıdır.

Yazı dizimiz devam edecektir. Sayfamızı takipte kalın. https://www.facebook.com/goncakubat/

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir