İçindeki Diğer Sen!
Birden patlayan öfkelerin, duygusal iniş çıkışların, takıntıların, panik atakların, korkuların, arzuların ve anlam veremediğin birçok duygu, düşünce ve davranışlarının altında gölgen vardır. Gölge yönün bastırdığın, reddettiğin, görmek istemediğin karanlıkta bıraktığın tarafındır. Sen onu görmezden geldikçe bedeninden bile tepkiler verir. Çok iyi insan olma derdinde olanlara baktığında pek çok hastalıkla dertlerinin katlandığını görebilirsin. Bazen de o kadar sakin birinin nasıl da patladığına şaşırabilirsin. Bunlar hep görülmek istenmeyen gölgeden.
Görmediğin benliklerin kendini fark ettirmek için seni dürter. Sen onu görmezden gelip bastırdıkça o içeriden seni yönetmeye başlar.Karşındakini bencillikle suçlarken, ukala insanlara uyuz olurum, ben asla kıskanmam derken, lafı gediğine koyana sinir olurken, aldatan insanı kınarken, rahat olan insanı türlü etiketlerle yaftalarken içindeki o reddettiğin parçayı ne kadar yok sayabilirsin? Karşında gördüğün kişide o özellik 90 birimse, sendeki belki 5 belki 25 birim. Bu davranışın seni neden bu kadar rahatsız ettiğini bir düşün.
Görmediğin bir şeyi yönetemezsin: o nedenle kötü diye nitelendirip içinde sakladığın şey, seni bilinçdışında yönlendirmeden, sen onu gör. Kendinin çok iyi olduğunu, başkalarından zarar gördüğünü söyleyen insanlarla çalışırken bilinçaltlarında karşısındakine vermek istediği tepkileri fark ediyoruz. Çoğunlukla kişi içinden çıkana kendi de şaşırıyor. “Bunları ben mi söyledim, nasıl olur, benim gibi birinin içinden böyle şeyler geçer?” diyor. Elbette ki bu tepkileri gerçekte verdirmek değil niyetimiz, ancak onları fark ederek sıkıştıkları yerden çıkartıp, daha iyi hissetmeye dönüştürmek.
“Açı doyurduğumda, hakareti affettiğimde, düşmanımı sevdiğimde. Bunlar güzel erdemler evet. Fakat ya dilencilerin en fakirinin, suçluların en gaddarının da kendi içimde olduğunu fark edersem ya şefkatime en muhtaç kişinin, sevilmeye en muhtaç düşmanımın kendim olduğunu fark edersem, o zaman ne olacak?” Carl Gustav Jung
Belki de Sigmund Freud haklıydı. “İnsanın toplumla uyum içinde yaşamasını engelleyen iki şey var derdi: Biri cinsellik, diğeri saldırganlık.” Cinselliğin bastırıldığı toplumlara baktığında çok daha fazla taciz, tecavüz ve sapkınlıkların yaygın olması tesadüf değil. Otoritenin hakim olduğu toplumlarda çok daha şiddetin yaşandığı gibi.
İçindeki karanlığı yok saydıkça aydınlığın parlaklığı karşısında kör oluyor, onu da göremiyorsun.
Tasavvufta “Cemale giden yol Celal’den geçer” denir. Psikolojinin babalarından Carl Gustav Jung “Bir insan, aydınlığı hayal ederek değil, karanlığın bilincine vararak aydınlanır.” der.
Masallarda ejderha diye geçen metaforiler kahramanın gölgesidir.
“Gerçeği öğrenmek istiyorsan; Musa’da, Firavun da ölmediler; bugün senin içinde yaşıyorlar, senin varlığına gizlenmişler, senin gönlünde savaşlarına devam ediyorlar. Bu sebeple birbirine düşman bu iki kişiyi kendinde araman gerekir.” Mesnevi 3. cilt
İkilikler aleminde yaşıyoruz; uçlara gittiğimiz her noktada hayat da sarkaç gibi bizi diğer uca iterek dengeye getiriyor. Çok sessiz biriysen sesini çıkarman gereken olaylar karşına çıkarken, aceleciysen sabrı öğretiyor hayat.
Bilinç ve bilinçaltını aynı düzleme getirdiğinde yapmak istediklerini yapabilir hale gelirsin. Bir danışanım eşini çok sevmek istediğini söylerken, bilinç dışında “onu istemiyorum, gitsin” diye haykırıyordu. Bilinç ve bilinçdışın çeliştiğinde kazanan bilinçdışın olur. Her ne kadar dışarıdan istediğini söylesen de, içinden çıkan enerjin karşındakine yansır.
İkilikten birliğe gitmeyi öğrenmek durumundayız. Kendi içinde bir olmadan dışarıda “birlik” kavramını dile getirmek yetersiz kalır.
İnsan kendi gölgesiyle yüzleşip hesaplaşmayı öğrenirse dünya için gerçek bir şey yapmış olur, günümüzün devasa, çözülmemiş toplumsal sorunlarının hiç olmazsa küçücük bir parçasını sırtlanmış olur. “ (Jung)
Hayatta kimse çok iyi ya da çok kötü değildir. Her iyinin içinde biraz kötü, her kötünün içinde biraz iyi olur; yin-yang sembolünün çağrıştırdığı gibi. Gölgelerinin farkında oldukça onları aydınlatabilir, böylece içeride büyümesinin önüne geçebilirsin.
Peki nasıl fark edilebilir bu gölgeler?
Başkasında tahammül edemediğin özellikler, sinir eden iten davranışlar aslında senin gölgen.
Madalyonun bir diğer tarafında da başkalarında çok beğendiğin, hayranlık duyduğun, idolleştirdiğin özellikler de sende.
İnsan kendini göremediği için aynaya ihtiyaç duyar, aynası da karşısına çıkan insanlardı. Bazen en yakınların tepkinden çekindiği için sana gerçeği söyleyemeseler de bazıları “Sen şöylesin” diye geri bildirimde bulunabilirler. Bir konuyu çok kişiden fazlaca duyduysan kendine objektif bakma zamanı gelmiş demektir.
Peki “ben gölgemi başka nasıl görebilirim” diyorsan; Rüyaların, dil sürçmeleri, güldüğün espriler, fantezilerin, ilgi duyduğun filmler de aslında seni sana anlatıyor. Sen yansıtma yaparak sahip olduğun özellikleri dışarıda izliyorsun. “Ben cinayet filmi izlemeyi seviyorum, ne yani içimde katil mi var?” diyebilirsin. Kimin içinden öldürme arzusu geçmemiştir ki? Tüm atalarımızın bilgisi varsa dna’mızda. “Ay öyle demek istememiştim” derken bilinçdışın konuştu. Niye kendimize yalan söyleyelim? Düşüncelerinin ne kadarı bilinçli sanıyorsun? “Öyle rüyalar gördüm ki, hiç aklımdan geçmezdi.” Bilinçli zihninle ahlaklı olmalıyım derken, dışarıda neleri yargıladın ki içsel çatışmalara girdin?
İnsan kendini bildikçe başkalarını da anlar. Kendini bilmek, tanımak; gölgeni kabul etmeden eksik kalır. Kolay değildir insanın karanlığıyla yüzleşmesi; güç ve cesaret ister.
Gölgesini görenler içindeki yaratıcılığı, iç görüyü ortaya çıkardığında üretkenliğini harekete geçirir. En hayranlık uyandıran sanatçılar, besteciler, ressamlar, şairler, yazarlar gölgelerini eserlerine uyarladığı için ilgi çekerler.
İnsan gölgesini hayatına entegre edebildiğinde yaşama dair sevinci, coşkuyu bulur.
Mükemmel olmak kaygısından çıktığında; kusurlarınla tam ve bütün olduğunu idrak edebilirsin.
*Beliz Gonca Kubat
Bugün yaşadığın sorunların sebebini anlayarak çözmek istiyorsan aşağıdaki formu doldurarak içsel dönüşüm çalışmalarına başvurabilirsin. Kontenjan sınırlıdır.