fbpx

İçinden Çıkamadığımız Kısır Döngüler

Sürekli sorunlu yöneticilerle karşılaşıyordu. Kendisi gayet uyumlu, işini iyi yapan bir çalışan olmasına rağmen, yöneticileri onu üzüyordu. İşten ev geldiğinde sinirleri çok bozulduğu için ağlıyordu. Birçok kez iş değiştirmesine rağmen yine benzer davranışlar sergileyen yöneticilerle karşılaşması tesadüf değildi. Regresyonla birlikte bu durumun kaynağına indiğimizde önce kıkırdayarak gülmeye ardından ağlamaya başladı, ne gördüğüne baktığımızda ilkokul öğretmeni çıktı karşımıza. Öğretmen sınıfta otoriteyi sağlamak için sert tavırlar sergiliyordu. Hatta tüm sınıfı sıra dayağından geçiriyordu. O an hissettiği tüm duyguları çözdük ve boşalttık, ardından zihindeki sahneyi değiştirdik. Tekrar o anlara gittiğimizde duygular nötrlenmişti. Bu çalışmadan sonra girdiği yeni işinde yöneticisi gayet ılımlı biri ve üstelik yöneticisi onun başında bile değil.

Birçok kişinin yana yakıla dert yandığı ama çözemediği bir konu: kısır döngüler. Kişiler değişiyor ama bana yaşatılanlar aynı deniliyor. Neden aynı şeyleri yaşıyoruz? Bunun kökü bazen çocukken yaşanılan acı ve korkulara giderken bazen atalardan alınan kayıtlara kadar gidebiliyor.

Hayatının birçok alanda aldatılmışlık duygusu yaşamıştı. Sürekli arkasından bir şeyler çevriliyor gibi hissediyordu. Mirasta, ilişkisinde, hatta aile üyeleri de birbirlerine benzer deneyimleri yaşamışlardı. Bu durumu çözmek istiyordu. Hocaya gitmeden önce regresyonu denemek istediğini söyledi. Aldatılmışlık duygusu üzerinden ilerlerken önce ilişkisinde yaşadığı aldatılma travmasıyla karşılaştık, onu temizledik, ardından çocuklukta annesinin küçükken ona haber vermeden yurtdışına gidiş anına ulaştık, o duyguları da boşalttık ve birkaç aldatılmışlık hissettiği anıyı da çözdükten sonra çok farklı bir olaya gitti: Dedesinin gençliğini gördü tanıdığı bir arazide, kestane ağacının altında. Dedesinin bir şeyler yaptığını yüzündeki ifadesinden anladı. Ama ne olduğunu bilmiyordu. Ondan, dedesine gelecekteki torunu olduğunu söylemesini ve dedesine ne yaptığını sormasını, gelecekte bunun etkilerini yaşadığını anlatmasını istedim. Dedesi cinayet işleyen bir tanıdığının köyden kaçmasına gözcülük yapmaktaydı. Danışanım dedesine şöyle söylemeye başladı: “Dede teslim edin, cezasını çeksin, parayla kurtulmasın, onun yaptığının bedelini bizler ödüyoruz”. (Not: Danışanımın böyle bir olayın yaşanmış olduğundan bilgisi yoktu, bu bilginin doğruluğunu sonradan teyit etti). Suçunun cezasını çekmeyen birinin kaydı torununa kadar çıkabilmekteydi. Bu durumda atalardan aldığımız yüklerden özgürleşme yolunda bir çalışma yaptık. Çözülmeyen bir olay, bir acı, nesiller boyunca sesini duyurabilecek bir yol bulana kadar saklı kalır.

En çok karşılaştığım durumlardan biri de “annemin/babamın yaşadığını yaşıyorum”. “Anneme kızmıştım, şimdi onun yaşadıklarını ben yaşıyorum, “Babam annemi döverdi, evlendiğim kişi de bana şiddet uyguladı”, “Annem aldatıldı, ben de aldatıldım”… gibi durumların altından çözülmesi gereken enerji ve duygular çıkıyor.

Aslında yaşanılan kısır döngüler bize çözmemiz gereken bir durumun sinyalini vermektedir.

Karşılaştığımız kişiler tesadüfen hayatımızda değiller. Onları biz çekiyoruz. Yetersiz hissediyorsak, yetersiz hissettiren kişiler çıkıyor karşımıza. Çocukken terk edilme deneyimi yaşamışsak terk edilme korkumuz olabiliyor derinlerde ve büyüdüğümüzde ilişkilerimde bir anda niye terk edildim diyebiliyoruz. Karı koca çalışıyoruz, işlerimiz, gelirimiz de iyi ama bir türlü belimizi doğrultamıyoruz borç ödemekten diyen o kadar çok kişi tanıdım ki. Burada para ile ilgili hem bilinçaltı kayıtlar, negatif inançlar çıkarken hem de atalardan gelen dna kayıtlarını da fark etmek gerekiyor.

“Hep beni değersiz hissettiren kişileri hayatıma çekiyorum” diye gelmişti bir kız. Neden sürekli bu kişilerin hayatına girdiğine baktığımızda hep verici davrandığını, kendisinde değersizlik duygusu olduğunu ve eğer bir şeyler verirse değer göreceğine inanmıştı. Değersizlik duygusunu dönüştürdükten sonra hayatına giren kişiler de değişmeye başladı.

Bilinçaltımızda değersizlik inancı varsa dışarıdan her ne kadar yok gibi davransak da karşımıza çıkan bilinçaltımızdan yaydığımız frekansa uygun kişilerdir. Esasında bir nevi ayna tutulur bize. Diğer bir yönden de hayat bize geliştirmemiz gereken yönümüzü fark etmemiz için zorlar bizi. Ta ki biz değerimizi yaşayıp, enerjimiz değişene kadar.

Kendisini öfkelendiren kişilerle karşılaşıyordu ve her defasında öfkeyle cevap veriyordu. Köpeklerden korkuyordu ve hep köpekler tarafından kovalanıyordu. Kimse onu arasına almıyor, hep sevilmediğini hissediyordu. Kaybetme korkuları yaşıyordu; maddi manevi hep kayıplar yaşıyordu. Bizde hangi duygu yoğunsa enerjimiz bir mıknatıs gibi onu kendisine çeker. Esasında bizden hangi frekans çıkıyorsa ona göre deneyimler yaşıyoruz.

Kısır döngülerden kurtulmanın ilk adımı farkında olmaktır. Önce hangi durumu sıklıkla yaşadığınızı bulun ve ardından bu durumun sizde uyandırdığı duyguyu fark edin. O duyguyla yüzleşin, korkularınızın içinden geçin ve özgürleşin. Kendi başınıza yapamayacak kadar derin acı, korku ve yoğun duygularda bu konularda deneyimli birinden destek alabilirsiniz.

Yaşanılanların kök duygu ve nedenleri herkeste değişik çıkabiliyor.  O nedenle kişiye özel çalışmalar yapılması gerekiyor. Genel bir uygulama herkese uymayabilir.

Kısır döngüleri kırdığınızda karşınıza çıkan kişi ve durumların değiştiğini fark edersiniz. Siz değişince dünyanız da değişir.

* Gonca Kubat

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir