fbpx

Kısır Döngülerden Çıkmak

Hani bazen bir döngüye girer insan; sanki her şey tekrarlıyor gibidir. Sürekli haksızlıklara uğradığını, anlaşılmadığını, dışlandığını, terk edildiğini, yalnız kaldığını, başarısız olduğunu, maddi manevi kayıplara uğradığını, aldatıldığını, yetersiz olduğunu düşünür. Her ne kadar içimizdeki duyguları bastırsak da; onlardan kaçamıyoruz.

Aslında tüm bu döngüler şifalanmak üzere ortaya çıkıyor.

Bizler içimizden çıkan duygu frekansına göre olayları, kişileri, işleri, ilişkileri hayatımıza çekiyor; sonra buna kader diyoruz.

Neden tekrar eden döngüler yaşanır?

  • Bilinçaltı kayıtları, sınırlayıcı kalıp ve kök inançlar
  • Etkisinde kalınmış bir travma, çocuklukta yaşanılan, görülen olaylar
  • Geçmişte çözülmeyen bir durum, yarım kalmış, bitirilmemiş işler,
  • Kızdığımız, yargıladığımız kişi, olay, hayatlar, affedememek
  • Atalardan gelen kayıtlar, karmik etkiler,
  • İçindeki eril-dişi enerji dengesizlikleri,
  • Bastırılmış korkular varsa şifalanmak için kendini tekrar eden deneyimler yaşatır.

Tekrar eden döngülerde en temel sebep kendin olamamaktır. Bu dünyaya kendini bilmeye, tanımaya geldin. Sistem kendin olman, hakikatini çıkarman için bazen sıkıştırır ve zorlar: aslında zorlukla beraber kolaylığı da görmen için.

Gerçekte istemediğimiz ilişkiler içinde oluyor ve bu durumdan çıkamıyorsak; mesajı fark edip, öğretiyi almamız önemli. İlişkilerle ilgili olumsuz bir inancın, bilinçaltı kalıbın mı olabilir mi? Yarım kalmışlık mı var? Aileden birinin kaderini mi yaşıyorsun? Kızdığın, yargıladığın bir konuyu deneyimliyor olabilir misin? Yüzleşmekten kaçındığın bir korkun mu seni kovalıyor? Belki de kendin olamadığından; potansiyelini, özündeki seni ortaya çıkarman için seni zorlayan durumları yaşıyorsun.

Hayatta seçimlerimiz, kararlarımız, ilişkilerimiz geçmişten etkilendiği için terapilerde de geçmişe gidilir. Zihin bir alıcı uydu gibi dünyaya geldiğinden bu yana gördüğü, duyduğu, hissettiği tüm verileri toplar ve bunları yansıtır.

Döngüye yol açan sınırlayıcı kalıp, kök inanç ve bilinçaltı kayıtları vardır. İlişkilerle, evlilikle ilgili, sevdiğin işi yapmak, para hakkında çocukluktan bu yana hafızada depolanmış olan bilgiler, olumsuz duyguların izleri, çevreden görülüp duyulanlar güvenli adım atma konusunda sınırlandırıcıdır. Çok mutlu olunmasa da kişiyi alıştığı konfor alanında tutar. Konfor alanından çıkamamak da tekrarlayan döngülere neden olur.

Psikolojideki nesne ilişkileri adlı teoriye göre, bebeklik dönemlerinde ebeveynler, bakıcılar, yakın çevre ile olan deneyim ve ilişkilerimiz yetişkin ilişkilerimizde yeniden canlandırılır. Küçükken ihmal veya istismar yaşayan bir kişi, bilinçdışı bir şekilde bu deneyimini tekrar yaşatacak kişilere çekilir. Erken yaşlarda sevilen bir kişinin kaybı olmuşsa yetişkinlikte de kaybetme duygularını yoğun hissedebilir ve bu duygularla bağlantılı olarak ilişkilerde de sıkıntılar yaşayabilir. Partnerden, arkadaşlara, meslek ve para ile ilişkilere kadar içselleştirdiğimiz hikayemizden etkilenir ve buna yönelik seçimler yaparız. İçsel olarak tanıdık geleni seçme eğiliminde oluruz. Anne babası tarafından çokça eleştirilmiş, takdir edilmemiş, yeterli görülmemiş bir çocuksak; o çocuk içindeki eksikliği kapatmak için telafiye gider ve bunu ilişkilerinde eşinden, çevresinden bekler ancak seçtiği kişi yine ebeveyni gibi zor beğenen, mükemmelliyetçi ve onu olduğu gibi kabul etmeyen biridir.

Yarım kalan, çözülmemiş meseleler varsa bunları tamamlamak için bilinçdışı bir şekilde çekim hissedilir ve o olasılıkları yaşamakla ilgili seçimler yapılır. Zihin bir nevi yarım kalmışlığı tamamlamak, işi çözmek istemektedir.

Kendimizi ifade edemediğimizi ve ya anlaşılmadığımızı düşünüyorsak ve bu düşünce ile ilgili duygusal hafızamız anı ve hislerle doluysa; sıklıkla kendimizi anlatamadığımız, anlaşılmama duyguları yaşadığımız durumlarda buluruz. Bu bilinçdışı şekilde ortaya çıkan, esasında kendimizi fark etmemiz gereken bir durumdur.

Kısır döngüleri aşmak atölyemizde bir katılımcı kazandığı parayla kocasının borçlarını ödüyordu, eşi ona maddi bir şeyler verince pek kabul etmiyor, misliyle ona iade ediyordu. Bilinçaltında “veren el alan elden üstündür” kodu vardı. Eğer birisi ona bir şey verirse, muhtaç gibi hissediyordu. Hayat nefes gibidir, almadan sürekli veremezsiniz. Atölyeden sonra kendini alma frekansına getirdiğinden hayat da ona vermeye başladı.

İlişkilerde hayatına erkek gibi davranan kadınları ya da pasif erkekleri çeken kişilerin eril-dişil enerji dengesinde sorun vardır. Denge sağlandığında ilişkiler de akışta yaşanır.

Biri hakkında yargıda bulunduğunda beyin yeni sinaps bağlantıları oluşturmaya başlar ve buna göre hologram yaratılır. Sürekli evli kişilerin karşısına çıktığından, bazen de bilmeden evli kişilerle aşk yaşadığından bahseden biri de muhtemelen evli kişilerle ilişki yaşayanları yargılamış biri çıkabiliyor. Her insanın hayat öğretisi farklıdır, onları yargılamak bir gün onların durumunu deneyimleyerek anlamayı getirebilir.

En çok da içinde büyüdüğü ailesine, ebeveynlerine kızar kişi. Annesinin beğenmediği özelliklerini kendi çocuklarına yansıtan bir anneye dönüştüğünü, kabullenemediği babası gibi biriyle evlendiğini fark eder bazen.

Atalardan gelen etkilerden de parasal kayıplar, kıtlık bilinci, haksızlıklar gibi tekrar eden döngüler yaşandığı görülmekte. Finansal açıdan zorluklar yaşayan, gelecek olan paraların bir türlü gelmemesi gibi konularda geçmişte birilerinin hakkının yenilmesi gibi durumlar olduğunu fark ediyoruz. Regresyon yoluyla karmik etkilerin kökeni bulunabilmekte. Mirasın alınıp, kabul edildiği gibi, karma borçları da ödenerek döngülerden çıkılabilir. Her borcun ödenme yöntemi farklı olabiliyor. Benzer sorunlar yaşayanlara destek olarak, maddi manevi yardımlar sağlayarak, dışlanmış ataları onurlandırarak…

Sürekli seni benzer şekilde rahatsız eden kişiler karşına çıkıyorsa gölge benliklerin sana selam veriyor olabilir. “Ben hiç de öyle biri değilim” demeden önce o kişilerin davranışlarının seni neden bu kadar rahatsız ettiğini düşün. “Bu kişi çok kötü biri, elime bir geçse öldürürüm” derken kendi içindeki kötüyü görüyor musun? Yargıladığında kendindeki parçayı gör. Bir uçtaki kişiden rahatsızlık duyuyorsan, sen de diğer uçtasın; dengeye gel. Belki çok konuşan biri seni rahatsız ediyorsa, fazla sessiz olabilirsin. Diğer yandan çocukken susturulduğun için, gölge benliğin daha konuşkan olabilir mi? Öte taraftan hayranlık duyduğun kişilerin karakteristik özellikleri de sende var, onlar da senin altın gölgelerin. İyi ya da kötü dediğin belki az belki çok sende de var. Bilmediğin bir şeyi fark edemezsin.

İstemsiz olarak bir davranışın içinde kendini sürekli tekrar ederken buluyorsan, bu durum gölgenin dümene geçtiğinin bir göstergesi olabilir. Diyelim hayatında akılcı, mantıklı hareket eden birisin, ancak birden parlayıp, kontrolünü kaybettiren bir öfke fışkırıyorsa bu durum içindeki bastırdığın gölgede kalan benliğinle bağlantılı. Seni bu kadar kızdırıp, öfkelendiren şeyi anlaman gölgeni tanımanı sağlayacaktır. “Ne hissettim de böyle bir tepki verdim? Bu durum, kişi içimde neyi tetikledi? (ezilmişlik, yalnızlık, kıskançlık, çaresizlik, üzüntü, acı, yetersizlik…) Bu duyguyu çocukken ne zaman hissettim? İçindeki çocuğu duyup, anladıkça o da bu tepkileri sana verdirmeyecektir.

Psikolojik olarak bizi tetikleyen (bastırılmış acılar, korkular, utanç, öfke, kıskançlık vb.) şeylerin farkına vardığımızda, tüm yaralı ve bastırılmış benliklerimizi şifalandırarak, aydınlık ve karanlığımızı kaynaştırıp ve onları iyileştirmeye başlayabiliriz. Gölgelerimizi fark edip, kabul ettikçe içsel bütünlüğümüze ulaşarak, tam ve huzurda hissedebiliriz.

Hayat tüm kör noktalarımızla bizi bize yansıtıyor. Diğer yandan başkası olarak gördüğünde özünde sensin.

Gelecek; içinde bulunduğumuz duygu frekansına göre oluşmakta, zihnimizde odaklanılan düşüncelere göre yazılmakta. Geleceği belirleyen içinde bulunduğun andır. Şu an okumakta olduğun bu yazıyla döngünün kırılma olasılığı çıktı. Bu olasılığa kalbinde yer açman yeterli.

Döngüyü kırmak için 3 temel yol var.

  1. Anda olmak. Anda genellikle bir sorun yoktur. Sorunların kaynağı geçmişte yaşanılanlar ve geleceğe dair endişelerdir. Geçmiş bitmiş, gelecek henüz gerçekleşmemiştir. Gelecek geçmişle aynı olacak beklentisinden çık. Kendini bu döngünün ötesindeki sonsuz boşluğa bırak. Bu sonsuz boşlukta sonsuz olasılıklar var.
  2. Geçmişten özgürleşmek. Bunun için birçok yöntem vardır. Regresyon gibi çalışmalarla döngünün kaynağına inerek duygu frekansını dönüştürmek, travmatik etkiler ve çatışmalarla oluşan etkileri Nlp gibi beyin dili programlama ve bilinçaltı yöntemlerle zihindeki kalıp ve kodlamaları değiştirmek de döngüden çıkmayı sağlar. Geçmişe bağlı tutan duygulardan arınmak, rahatsız eden zihindeki imajlara farklı bakmak döngüleri kırmayı sağlıyor.
  3. Güven. İnsan kendine ve akışa güvenip, hayatı duygularıyla kontrol edemeyeceğini anlayıp, otomatik hale gelen davranış kalıplarını değiştirdikçe etkiye verdiği tepki de değiştiğinden sonuç da değişir. Özgüven ve cesaret kazandıkça döngüyü kırabileceğinize inanırsınız.

Sonunda döngülerin zihnin bir illüzyonu olduğunu fark ettikçe illüzyonundan çıkar, hayatın duygu ve düşüncelerinin yansıması olduğunu görür; yansımayı değil yansıtanı değiştirme üzerine çalışırsın.

Tekrar eden döngülerini anlayarak bu durumdan çıkmak ve bilinçdışı olarak yaptığın seçimlerden, bilinçli farkındalığa ererek yaşamını yeniden dizayn etmek için iletişime geçebilirsin. Sınırlı sayıda kişi ile bireysel çalışmalar ve belirli zamanlarda grup atölye çalışmalarımız yapılmaktadır. Kontenjan dolmadan çalışmalardan faydalanmak için aşağıdaki başvuru formunu doldurabilirsin.

    Adınız, Soyadınız

    Telefon Numaranız (Başına 0 koyarak ve boşluk bırakmadan girin)

    E-posta Adresiniz

    Doğum Yılınız

    Yaşadığınız Şehir

    Probleminizden kısaca bahsedin

    Mottomuz: “Bakış değişince Akış da Değişir.” (Beliz Gonca Kubat)

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir