Hayır Diyememenin Maliyeti
Birçok kişiyi üzen, pişman eden, kendisinden vazgeçirten bir sorun: “Hayır” diyememek
Çevremizde insanlar bizden bir şey isteyince kabul edip etmemek arasında kalırız. Çoğu zaman hayır dersek kabalık edeceğimizi yada ilişkimizin bozulacağını düşünürüz. Eğer insanların taleplerini karşılarsak onların bizi daha çok seveceklerini inanırken, bir gün onların da bizim isteklerimize hayır diyemeyeceklerini düşünürüz. Ancak düşündüğümüz gibi olmadığını gördüğümüzde üzülürüz. “Ben onun için kendimi görmezden geldim” diyerek acı çekeriz. Hayır diyememenin sebeplerinden biri de kişinin kendini sevmesinden önce başkaları tarafından sevilme beklentisidir.
Hayır diyememenin kaynağı çocukluğa kadar uzanabilir. Anne baba, çocukları istediği gibi hareket ettiğinde onu takdir edip, aksi takdirde reddediyorsa çocuk kabul görmek için insanların istediği şekilde davranması gerektiğine inanır. Küçükken anne babasının istediği şekilde davranmayan çocuklar ceza görmüşse, bilinçaltına işlemiş olan inanç; büyüyünce de etkisini sürdürür ve sevilmek uğruna başkalarının beklentilerine “evet” demek gerektiğini düşünür. (-çocuğum Mahmut amcanın elini öp – yok anne istemiyorum. – a olmaz şey, ayıp olur. -yemeğini bitir yavrum. -doydum anne. -doymamışsındır sen. -arkadaşın senden oyuncağını istiyor versene. -şimdi onunla ben oynuyorum. – sonra sana küser, yalnız kalırsın bak.) Tohumlar küçükken ekilir. (Eğer benden isteneni yapmazsam üzülürler) Küçükken kendi kararlarının doğru olmadığı düşündürtülerek büyütülen çocuklar ileride de kolay yönlendirilebilir. (Ben doğru olanı bilemeyebilirim, karşı tarafın dediğini yapayım). Doğuştan hayır demeyi genellikle içgüdüsel olarak biliyoruz. Bir bebeğe mamayı verin, istemiyorsa yemez. Zaman geçtikçe yapılan müdahalelerle “Sen doğruyu bilmezsin, bırak biz öğretelim” denilerek kişinin hisleriyle bağlantısı kesilir.
Geçenlerde biriyle görüşürken anlattıkları “hayır” diyememenin tüm hayatı nasıl etkilediğini apaçık ortaya koyan yaşanmış bir örnek: “Ben ailem istedi diye onların seçtiği kişiyle evlenmişim, sevmediğim bir işi yapmışım, başkalarının beğendiği evi, arabayı almışım. Uzun zaman önce fark ettim ki; onları ben istememişim, hep başkalarının istediği gibi yaşamışım. Şimdi kendi istediğim bir hayat yaşamak istiyorum ama bir şey yapamıyorum.”
Hayır diyemeyen kişiler, hayatındaki insanlar üzülmesin, küsmesin, ilişkiyi kesmesin diyerek kendisinden maddi-manevi ödün verir. Yapılmış planını o istedi diye bozar, içinden gelmese bile ona zaman ayırır, borç istendiğinde kendinde olmasa bile vermeye çalışır, onun adına kefil olur, ticarette zarar eder, yapmak istemediği bir şeyi sırf o istedi diye yapar. Zamanla kendisine olan saygısını da kaybeder.
Genellikle de içten istemediği bir şeye hayır diyemeyen kişiler uğradıkları mağduriyetten dolayı da sonradan üzülürler. İstemediği bir şeye evet diyerek karşıdakini mutlu ettiğini düşünerek geçici bir hoşluk hali yaşar. Ancak o hal geçtikten sonra “neden böyle bir şeyi kabul ettim, buna neden izin verdim” diye kendine kızmaya başlar. Öfke patlamaları yaşar. Öfke sorunu yaşayan insanlar özlerinde çok duygusal kişilerdir. Hayır diyememek zihinsel sorunların yanı sıra fiziksel (kendini sıkmaktan dolayı kas ağrıları, mide bulantısı, yorgunluklar, strese bağlı sağlık sorunları…) olarak da sıkıntılara yol açar.
Otokontrolü iyi olmayan, bağımlı, yetersiz, özgüvensiz, onaylanma ihtiyacı duyan kişiler hayır demekle ilgili sıklıkla sorun yaşarlar. Bu duygular çocuklukta oluşmuş olsa bile değiştirilebilirdir.
İstemediğiniz bir şeye hayır demenin kötü biri olduğunuz anlamına gelmediğinin bilincinde olun. Gerektiğinde hayır gerektiğinde evet demek sizin kendinizle olan ilişkinizde de saygı ve dengeyi getirecektir.
Hayır demek irade ve güçlü bir duruş gerektirir. Başkasına diyemediğiniz her “hayır”ın, kendinize demek zorunda kaldığınız “hayır” olarak size geri döndüğünün farkında olun. Kendi kul hakkınıza girmeyin.
Gonca Kubat