fbpx

Farklı yönleriyle aldatma üzerine

“Kendimden çok ona güvenirdim?”, “Aldatılmayı hakkedecek ne yaptım?”, “Onun için nelerden vazgeçtim?”, “Bunu bana nasıl yapar?”, “O kadar değer verdiğim insan, kalbimi çok fena kırdı.” Bu gibi sözler aldatılan birçok kişinin aklından geçer.

Aldatma sonucunda kişinin zihinsel, ruhsal, bedensel dünyasında bir çatışma yaşanır.

Aldatılan kişi, bir yakınının kayıp acısında hissettiklerine benzer duygular yaşarken, aldatan kişi sadakatsizliğinden kendi de rahatsız olduğu için; bulduğu bahanelerle (ihtiyaçlarım karşılanmıyordu, bana kendimi kötü hissettiriyordu gibi) kendini aklamaya çalışarak aslında kendini de aldatmaktadır çoğu zaman. Aldatma ve aldatılma psikolojisi; kişinin içinde bulunduğu duygu durumuna göre farklılık gösterir. Aldatma sadece kötü giden bir ilişkide değil, iyi giden bir ilişkide de görülebilir. Aldatmanın doğası sanıldığından daha karmaşıktır.

Aldatmanın Duygusal Nedenleri

  1. İlişkilerde yaşanılan iletişim sorunları, duygusal tatminsizlik nedeniyle kendini yalnız, ihmal edilmiş, mutsuz, sevgisiz hisseden kişi, beklentileri karşılanmadığında dışarıdan gelen uyaranlara açık hale gelir. İlişkide çözümlenemeyen yoğun kavgalar; kırgınlık ve öfkeye dönüşür. Eşten destek görmeme, yetersiz hissettiren duygular; gelen tekliflere hayır diyememeye veya yeni bir partner arayışına yönlendirebilir.
  2. Özgüven eksikliği en sık görülen aldatma nedenlerindedir. İlişkisinde yetersiz hisseden bir erkek kendini kanıtlama çabasına girerek başka kişilerle ilişkiler yaşayabilir. Kendini yeterli hissetmek, ego tatmini sağlamak erkekler arasında görülen aldatma nedenleri arasındadır.
  3. Eşlerinden daha güçlü biriyle olmayı arzusu da genellikle kadınlarda görülen aldatma sebeplerindendir. Kadın eşinden eril davranışları görmediğinde dışarıda gördüğünün cazibesine kapılabilir.
  4. Başka birine aşık olmak da aldatma nedenlerinden biridir. Yapılan çalışmalar 22 yaşından önce evlenen kadınların, 24 yaşından önce evlenen erkeklerin daha fazla boşandığını göstermektedir. Yaş ilerledikçe hayattan, ilişkiden beklentiler, duygular değişebilmektedir.

Aldatmanın Davranışsal Nedenleri

  1. İntikam alma, cezalandırma gibi amaçlarla kişi aldatabilir. Partnerini yaptıkları ya da yapmadıkları nedeniyle cezalandırmak, eşinin onu aldatmasına karşılık vermek, canını yakan kişiden intikam için de aldatma yoluna başvurulabilir.
  2. Monotonluktan kaçış, yeni bir heyecan arayışı, değişikliklere olan merak. Başlangıçta olan heyecan kayboldukça ilişkide rutinlik kişileri tatmin etmemeye başlar.
  3. Partnerinden bunalan kişi de, kaçışı alkol, kumar, uyuşturucu bağımlılığı gibi başka partnerlere giderek bulur, bunu rahatlama yolu olarak görür.
  4. Genellikle erkekler arasında yapılan muhabbetler, kişiye farklı imaj veren etkiler, özendirmeler aldatmayı teşvik eden bir unsur olabilir.
  5. İlişkiyi kafasında bitirmek ya da bitirme yolu olarak da aldatma davranışları sıklıkla görülmektedir. Partnerine ilişkiyi bitirmek istediğini ifade edememek ya da ayrılma talebinde dirençle karşılaşmak da aldatmaya yönlendirebilir.
  6. İlişkide ilgi çekmek ve kıskandırmak için de kişi aldatmaya meyledebilir.
  7. Cinsellikte yaşanılan sorunlar, tarafların birbirlerinin ihtiyaçlarını reddetmesi, saygısızlıklar da aldatmayı tetikleyebilmektedir.
  8. Sosyal medyada görülen abartılı paylaşımlar, duygusal veya cinsel olarak partner bulan uygulamalar, çok rahat istediklerine ulaşmak aldatmayı kolaylaştırmaktadır.

Araştırmalar; evli erkeklerin %22’si ve evli kadınların %14’ünün eşlerini en az bir kez aldattığını söylüyor. Erkekler çoğunlukla cinsel heyecan, macera arayışıyla ve yeterliliğini kanıtlamak için aldatırken; kadınlar ilgi, değer, sevgi gibi duygusal ihtiyaçlar yüzünden aldatabilmektedir. Tabi tam tersi de her iki cins için de mümkün.

Görünürde aldatma gibi olmayan ancak bir nevi aldatma sayılan durumlar da vardır: Genellikle iş arkadaşları arasında görülen bu aldatma türünde adı konulmamış bir ilişki yaşanmaktadır. Birbirlerinin her şeylerini bilen, paylaşımın bol olduğu bu ilişkide duygusal veya cinsel bir ilişki olmamakla birlikte bir nevi platonik aşk gibi bazen de kanka flörtü gibidir. Eşi (kadın ya da erkek) bu durumla ilgili bir şeyler sezinlese de somut bir delil gösteremediği için çatışmalar yaşanır. Bir taraf sert tepkilerle iş arkadaşını savunurken, diğer kişi güven kaybı ve huzursuzluklar yaşar.

Konuya biyolojik açıdan da bakarsak; Erkeğin güdüsünün; spermlerini yaymak üzerine olabildiğince çok ve güzel kadına ulaşma çabası, kadının güdüsünün; 9 ay karnında taşıdığı ve sonraki süreçte kendi ve çocuğu için bakım verecek en güçlü erkeği seçme güdüsü ilk çağlardan bu yana bilinçaltında işlemeye devam etmektedir. Erkekler genç güzel kadın aradığı için eleştirilirken, kadın da çocuğuna ve kendine bakım verebilecek zengin ve statülü erkek aradığı için eleştirilmektedir. Aslında mantık ilk çağla aynı.

Çocukken öğrenilen davranış modelleri, ailede görülen ilişkiler, uğranılan duygusal, cinsel istismarlar da ilişkiye ve aldatmaya bakışı etkiler. Ailede aldatma hikayesi olan çocukların büyüdüklerinde benzer şeyleri deneyimlediklerini sıklıkla görüyoruz. Psikolojide buna ‘geçmişin tekrarlanma zorlantısı’ deniliyor.

Toplumsal ve ahlaki değerler, dinsel ve manevi öğretiler her ne kadar kurallar koysa da kişi doğası gereği tek eşli olmakta zorlanır. İnsan vicdanı, iradesi, aklı, kendine ve eşine duyduğu saygı ile tek eşli olmayı seçer. Bir diğer açıdan çok eşliliğin kişiden uzun vadede götürdükleri, yaşattığı fiziksel ve duygusal hazdan daha fazladır.

Fiziksel olarak hastalık bulaşma riskleri dışında, bir de insanın ilişki yaşadığı kişiyle arasında, duygu ve enerji transferi olur. İlişki içinde bulunulan partnerin duygusal karışıklığı, travmaları, içsel çatışmalarının yanı sıra insanın bolluk ve bereketine de kadar etkide bulunur.

Aldatan kişileri yargılamak; onların karmasına girmeye sebep olabilir: bilinçaltının ve hayatın “bir insan nasıl aldatır?” sorusunun cevabını kişiye yaşatarak göstermesi bile kişiyi bilinçsizce aldatmaya götürebilir. Bir danışanım “bir kadın nasıl evli bir erkekle olur?” derken, kendisi de evli birine aşık olmuştu.

Karşımızdaki insanı kontrol etme davranışlarının bazen tam tersi etki doğurabileceğini bilerek; insanın öncelikle kontrol edebileceği kişinin kendi olacağından hareketle; duygularını, düşüncelerini, korkularını gözden geçirerek karşısındaki kişiye o tohumları ekmemesi de önemlidir. “Beni aldatmazsın değil mi?” diye sormak bile bir tohum ekebiliyor. Fazla baskı, yasak kişiyi tersine itebilir. Her insan kendi yaptığından sorumludur ve bedeli er geç ödenir.

Sonuç olarak:

İnsanın başına hayatta her an her şey gelebilme ihtimali vardır. Birine “bunu asla yapmaz” demek bile, aslında bilinçaltında o kişinin yapma ihtimalini düşündüğünü gösterir. İnsanın kendi de dahil, herkesin her şeyi yapabilme olasılığı vardır, büyük konuşup yük almamak, sözlerinden hayatta sınanmamak gerek.

Aldatılma sonucunda; yaşanılana kızmak, kendini sorgulamak en başta doğaldır. Ancak bunu uzun yıllar kendine ve karşındakine hayatı zindan ederek yaşamak çözüm değildir. Olandan gereken dersi, mesajı aldıktan sonra; ne şekilde hayata devam edilmek isteniyorsa; o doğrultuda iyileşme adımları atmak gerekir.

Bununla ilgili olarak; öncelikle her iki tarafın da içinde biriken kızgınlık, utanç, acı, özgüvensizlik, suçluluk, değersizlik, kırgınlık, öfke gibi duygularını boşaltması esastır. Eğer aldatma sonrası; aldatan ve aldatılan kişiler duyguları üzerinde çalışmazsa; ilişki devam ettiğinde sağlıklı olmayacağı gibi, biten ilişki sonrası başlayacak yeni ilişkilere de etkileri sirayet edecektir.

İçeride kalan, biriken duygular zihinsel, bedensel ve ruhsal olarak insanı acıtmaya devam ederken mutlu ilişkiler kurmak pek de mümkün olmaz.

Aldatma olayı gerçekleştikten sonra kırılanları toplayıp tamir etmeden önce göz önünde bulundurulması gereken: ilişki sürecinde, kişilerin birbirlerine istek ve beklentilerini karşı tarafı suçlamadan ifade edebilmesi, ondan da önce eşlerin birbirlerini takdir edip, onaylayıcı davranışlar göstermeleri, sevgilerini hissettirmeleri esastır. Her insanın kendini yeterli, değerli ve özel hissetme ihtiyacı vardır. İlişki ve evliliklerdeki sorunlar bu ihtiyaçların karşılanmamasıyla başlar.

Dışarıda bir şey yaşıyorsan, içeriye de dön bak: Kendini nerelerde aldattığına, nelerle oyanlandığına, neye ne kadar izin verdiğine, sınırlarını bilip bilmediğine, alma verme dengene, kendini olan sevgine. Özellikle döngü halini almış bir durum varsa; sana verilen hayat mesajını almadıkça, döngü sertleşerek devam ediyor.

Hayatta hiçbir şey için geç değildir, her şeyin bir zamanı vardır. Bu zaman; bazen kişinin ilk kendini ve duygularını fark ettiğinde, bazen yaşadığı bir çatışma sonrasıdır. Sorunları kendi başına çözemediğinde destek almaya da açık olmak süreci kolaylaştırır.

*Beliz Gonca Kubat

İçsel dönüşüm sistemiyle kendini okumak ve hayatının geri kalanını daha iyi yaşamak için başvuru formunu doldurarak destek alabilirsin.

    Adınız, Soyadınız

    Telefon Numaranız (Başına 0 koyarak ve boşluk bırakmadan girin)

    E-posta Adresiniz

    Doğum Yılınız

    Yaşadığınız Şehir

    Probleminizden kısaca bahsedin

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir