Geçmişin çözülmemiş problemlerini bugüne taşımak
Kişinin bilinçsiz olarak geçmişinden gelen duygusal tepkilerini, tavırlarını, düşüncelerini şimdiki hayatındaki insanlara yansıtması aktarım-transferans olarak adlandırılmaktadır.
Anne babana içindekini tam olarak ifade edemediğinde, bunları aktaracağın birilerini buluyorsun. Belki küçükken susturulduğunu düşündüğün için şimdiki eşine karşı susmuyorsun. Kavga gürültülü bir ortamda büyüdüğün için, şimdi en ufak bir ses yükselmesinde rahatsız oluyor, sana bunu yaşatana tepki gösterip, içine kapanıyorsun. Aldattığı için kızdığın ebeveynine aktaramadığın öfkeyi boşaltmak üzere sana benzerini yaşatıp, içindekileri çıkartacak kişiyi seçiyorsun. Elbette düşünerek seçmiyoruz hayatımızda arıza çıkaracak kişileri. Bilinçdışı bir şekilde o tanıdıklığa çekiliyoruz.
Ebeveynlerimize, öğretmenlerimize yansıtamadığımız ne varsa, onları yansıtacak birilerini buluyoruz. Bu bazen sevgilimiz, çocuğumuz oluyor bazen personelimiz oluyor.
İhtiyaçları, beklentileri, duyguları transfer ediyoruz. Çocukluk yıllarında çözemediklerimizi aktaracak birini gözünden tanıyoruz. Zihnimizde çözemediğimiz ne varsa, veremediğimiz tepkiler neyse onları aktaracak birilerini seçiyoruz.
Annelerin çocuklarına yaptığı istismarın altında transferans yatar. Annesiyle çözemediğini çocuğuna yansıtır. Sevgi beklentisini karşılamayınca çocuğu nankörlükle suçlayabilir.
Çözülmemiş konuları çözmek için güvenli alan bulduğumuzda açılırız. İyi insanlara bu yüzden çok yüklenilir. Çünkü yanında rahat, güvende hissettiğin kişinin bu aktarımı kaldırabileceğini inanırız.
Evlenince kişilerin değişme nedenlerinden biri de budur. Her şeye tahammül eden adam/kadın gidiyor birden içinden başka biri çıkıyor. Ailesinin yanında kuzu gibi, her dediğine itaat etmiş, ancak içinde birikmiş; şimdi eşi de babası gibi hizmet bekliyor ya da annesi gibi her işine karışıyorsa, talepkarsa başlıyor transferans: “Vay sen misin bana karışan? Ben senin hizmetçin miyim? Her şeyi de benden bekliyorsun?” gibi büyük tepkiler yükseliyor bazen talep küçük olsa da. . Sert, otoriter ebeveynine karşı çıkaramadığın sesi eşine çıkartıyor, onu ezmeye çalışıyor. Geçmişin faturalarını ödetecek birini bulduğunda yüklenme başlıyor.
Eşin bir yerde sana aşırı tepki gösteriyorsa (sen de her şeyime karışıyorsun, yaptığım hiçbir şeyi beğenmiyorsun vs.) belki de senin eleştirini ebeveyninin eleştirisiyle bağdaştırmış olabilir. O zamanlar içinde tuttukları şimdi güvenli bulduğu ortamda dışarıya çıktı.
“Hasta, genellikle unuttuğu veya baskıladığı hiçbir şey hatırlamamaktadır, fakat buna göre hareket etmektedir. Bunu bir anı olarak anımsamazlar, fakat bu eyleme dönüşür. Elbette ki bunun farkında olmadan onu tekrar eder.” Sigmund Freud
Kişiler, hayatlarında diğer insanlara karşı hissettikleri, çözümleyemediği duyguların aynılarını terapiste/danışmanına karşı da aktarım (transference) yapıyor.Ayşe, ona kötü davranan erkek arkadaşının düzelmeyeceğini idrak ettiği bir seanstan sonra, geri kalan seanslara devam etmek istemediğini söylüyor. Danışman sebebini sorduğunu ise erkek arkadaşından ayrılması konusunda onu yönlendireceğini düşündüğünü söylüyor. Ayşe’nin ailesi de ona hakketmediği şekilde davranan bu adamdan ayrılmasını istiyordu. Ayşe ebeveynlerinin düşüncelerini terapistine aktarıyor/transfer ediyor. Danışmanının da, hayatıyla ilgili ailesi gibi davranacağını varsayıyor. Ayşe’nin bunun farkındalığına varması, yaşamındaki yargıları, dirençleri çözmesini kolaylaştırıyor. Terapilerin paket seanslar halinde önerilme sebeplerinden biri de dirence rağmen devamlılığın sağlanması ve bu şekilde yaşanılan kırılımlarla yeni oluşumların başlanmasının sağlanmasıdır.
Kişi anne ve babasına direnmek istediği gibi terapistine de direnç gösterebiliyor. Hayatında güvensizlikler yaşamışsa terapistlere de güvenmiyor. Onay almak için çabalayan bir çocuksa terapistin de onay almak için her dediğini yapmaya çalışır. Bazen de kişi terapistini gözünde yüceltip ona bağımlı hale gelebiliyor, ya da bütün olumlu özellikleri aktardığı terapistine aşık olduğunu zannedebiliyor. Kişi terapistini güvenilir bir sırdaş olarak gördüğünde ve bu rahatlık terapiye olumlu bir etkide bulunur.
Bilinçsiz işleyen bu süreci bilinçli zihne taşıyınca çözülüyor.
Bazen de bir yiyeceğe, sigaraya, bir yere, bir nesneye de duygu aktarımı yapmışızdır. Derdinize ortak olmuş, rahatlamış hissiyatı verdiği için o şeye önem atfetmişsinizdir. Biri içkinize, sigaranıza, yemeğinize laf söylediğinde bozulup, sanki kişiliğinize dair bir şey söylemiş gibi hissedebilirsiniz.
Takım, parti tutmaları da yine aktarımla ilgilidir. Tuttuğu şeyi sonuna kadar savunur. Onu bir duygu, kişi, bağlılıkla özdeşleştirir.
Hayvanlara da aktarım yapılabilir. Beklediği koşulsuz sevgiyi, sadakati onlardan aldığı için; kedisinden, köpeğinden rahatsız olanlara çok tepki gösterebilir. “Kedi, köpek sevmeyen uzak dursun” der. Hayvanını eşine dosta tercih eder.
Regresyon yöntemi transferansın (aktarım) nerden geldiğini bulmaya yardımcı olur. Eşinin davranışına abartı şekilde tepki vermek, işyerinde arkadaşının, yöneticinin sözüne kavga çıkartmak, “Bugün acaba ben bir söze neden böyle tepki gösterdim, bu kadar alındım, bozuldum” gibi çözümlenemeyen tepkilerin etkilerini bulma konusunda en kullanışlı araçlardan biridir duyguya regresyon.
Yaptıkların ve sana yapılanların ardındaki duygusal nedenleri fark et. Kimse sana karşı değil; içinde yaşattığı duygulara göre hareket ediyor. Sen de içinde yaşattığın duygulara göre tepkiler veriyorsun.
Bugün yaşadığın sorunların sebebini anlayarak çözmek istiyorsan aşağıdaki formu doldurarak içsel dönüşüm çalışmalarına başvurabilirsin. Kontenjan sınırlıdır.