fbpx

Pişmanlıktan Çıkmak ve Kararları Yönetmek

Hemen herkesin “şöyle yapmasaydım, böyle deseydim, niye o tepkiyi verdim, başka türlü davranabilirdim” dediği zamanlar olmuştur. Bir nebze de olsun rahatlatacak bir şey söyleyeyim: “Geçmişe onlarca, yüzlerce kere de dönsen aynı şekilde yapardın”. O nedenle kendine kızmayı bırak. İçinde bulunduğu duygu durumuyla seçimlerin pek de değişmez. Bu ister iş hayatın, ister ilişkilerin olsun. Çünkü insanın içinde hangi duygu daha yoğunsa kararları bundan etkilenir. Her ne kadar mantıklı sebeplerle o şekilde yaptım denilse de arka planda eylemi yaptıran duygusal tercihlerdir.

“Başka meslek seçseydim”, “Riske girseydim şimdi zengindim”, “Keşke bu adamla/kadınla evlenmeseydim”, “Son tabağı yemeseydim :)” Bunları aslında çoğu zaman mantıklı zihnimizle evirip çevirsek de kararlarımızı yöneten; amacı aslında bizim için en iyisini yaptığını zannettiren bilinçaltımızdır.

“Ya, ama neden ben bile bile kendimi zor durumlara sokuyorum?” diyorsan aslında bu durumlara kendini daha iyi hissedeceğini sandığın için sokuyorsun. Bilinçaltımızın amacı bizi korumak, mutlu etmek, fayda sağlamak.

Nasıl karar veririz?

İnsan her ne kadar bilgili ve zeki de olsa karar verme süreci beyinde farklı şekilde gerçekleşiyor.

Karar verme sürecinin nasıl işlediğiyle ilgili yapılan araştırmalar; beynimizin öğrenilmiş bilgileri, duruma ilişkin riskleri ve ödülleri değerlendirerek seçim yaptığını gösteriyor. Beynimizde badem şeklinde bir kütle olan amigdala; karar verme, saldırganlık, kaygı gibi duygusal tepkilerin işlenmesinde birincil rol oynuyor. Bir karar anında “Bu riskli yapma” diyor ve korku üretiyor. Amigdala korku ve kaygının yanı sıra cinsel güdüler ve ödüllendirici duygularda da etkili olmaktadır.

Hafıza ve yön bulmada önemli rolü olan beynimizin hipokampus bölgesi de daha önce edinilmiş bilgileri değerlendirip tümüyle mantıksal olmayan, duygusal kararlar verdiriyor. Düşünce, akıl, zeka var ama karar anında etkisiz.

Çocukluğumuzda ebeveynlerimizle özdeşim kurarak onlara benzer şekilde hareket ederiz, büyüdükçe çevresel etkilere de açık olup karar ölçütlerini çeşitlendiririz. Beyin gördüğü, duyduğu ve deneyimledikleriyle ilgili topladığı verilerle, seçimini yapar.

Amigdalamız uyarıldığında, duygusal anlarımız hafızada daha derin izler bırakır. Bizi çok etkileyen bir olay yaşadığımızda, çok sevindiğimizde, korktuğumuzda ya da kızdığımızda neler olduğunu hatırlarız. Beynimizde sıradan olayların ve duygusal yüklü olayların kaydedildiği sistemler vardır. Duygusal kayıtlar evrimsel açıdan hayvanları, insanları tehditlerden korumak amacını taşır. Ancak bazı duygusal anılar şimdiki zamanda olmayan bir tehdidi gerçekte varmışçasına kişiyi bloke edebilir. Artık tehlikeli olmayan bir uyaranı veya kişiyi tehdit olarak görebiliriz. Amigdalanın en önemli fonksiyonu kişiyi tehlikelerden korumak ve hayatta kalmasını sağlamaktır. Karşılaştırma yaparak bağlantı kurar ve benzer bir durumda “kaç ya da savaş” diyerek kriz yönetimi başlatabilir. Geçmişe ait olaylarla şimdiki durum arasında kurduğumuz duygusal bağlantılar bize düşünmeden ani tepkiler verdirebilir. Bu durum geçmişte atalarımızın yaşamlarını sürdürebilmesi için yararlıydı ancak gelişen teknolojiyle eski kayıtlarımız bize artık hizmet etmek yerine hayatımızı kısıtlayıcı olabiliyor.

Bir eylem beyinde dopamin salgılanmasına yol açtığında bu haz verir. Ancak dopamin, bu eylemin bize yararlı mı yoksa zararlı mı olduğu düşünmez. Mesela bol kalorili, içeriği sağlığı zorlayan bileşenlerle dolu ancak güzel bir tadı olan yemeğin cazibesine kapılabiliriz. Beynimizde birden dopamin salgılanmasına neden olan bu yemeğe karşı çok büyük bir istek duyup, onu mideye indirmek isteyebiliriz. Fakat beynimizin mantıksal düşünce merkezi olan frontal korteks bizi durdurur. Her ne kadar bilinçsizce istesek de, o yemeğin sağlığımıza vereceği zarar uzun vadede bize acı vereceği için daha dengeli şekilde yeme tercihinde bulunuruz.

Mantıktan bağımsız olarak; seçeneklerde ödül varsa başka karar, risk ya da ceza varsa başka karar alınabilir. Beynimiz için kaybetmek, kazanmaktan daha mühimdir. Kaybettiğini düşündüğünde amigdala sinyaller gönderir. Kaybedileni geri alma isteği ve panikle, kararlar verdiğini zanneder ve daha çok riske girer. Birçok yarışma ve kumarhaneler bu bilgiye göre organize edilir. Bu durum ilişkilerde kaybetme korkusu yaşayan kişinin normalde bilinçli aklıyla yapmayacağı şeyleri yaptırtabiliyor.

Bir kriz esnasında kişinin mantıklı düşünmesini sağlayan frontal korteks amigdalayı devre dışı bırakıp çözüm yolları aramaya başlar. Bu sayede tartışmalar yönetilir, kazalar azalır, sağlıklı kararlar verilir.

Nerdeyse hayatında bir şeylere sinirlenmeyen yoktur. Bazı durumlarda insanın içinden vurmak, yıkmak, saldırmak gelir. İşte o gibi durumlarda bize kendimizi frenleme yeteneği veren, şiddetin konuyu çözmeyeceğini fark ettiren, davranışlarımızı düzenlememizi sağlayan prefrontal korteks devreye girer.

Beyninizin son gelişen ve bilinçli bölümü olan prefrontal korteks: amaçlarımız doğrultusunda düşünce ve davranışlarımızı yönlendirir. Beynimizin bu kısmı düşünme, planlama, mantık, problem çözme, karar verme, dürtüler üzerinde kontrol etkisine sahiptir. Stresle mücadele ve öfkeyi yönetmede prefrontal korteks çalışmaya başlar. Bu bölge fazla çalıştırılmadıysa stres ve öfke esnasında kişi kendini kaybeder.

Peki prefrontal korteksi geliştirmek için ne yapabiliriz?

Sağlıklı beslenmek, spor, yoga yapmak, düzenli ve kaliteli uyku, meditasyon, nefes egzersizleri prefrontal korteksin gelişimini sağlamaktadırlar. Beynimizin kontrol merkezi olan  prefrontal korteksi geliştirmek için nefes ve meditasyonun iyi geldiğini bilimsel araştırmalarda da gözlemlenmiştir. Meditasyon sayesinde zihnimizi dinginleştirerek hayatımızdaki birtakım problemlere daha iyi çözümler getirebilmekteyiz. Nefes egzersizi olarak da nefesimizi 4-5 saniyede derince alıp, 6-7 saniyede yavaşça vermemiz sempatik sinir sistemimizi çalıştırır. Bu nefes alıp verme sürecinde nefes alırken kalp atışlarımız hızlanır, broşlarımız genişler ve kalpte daha fazla kan pompalanır. Nefes verirken ise tersi olan parasempatik sistemimiz devrede olur ve solunumuz yavaşlayarak, kaslarımız gevşer. Bu süreçte nefese odaklanmak; dışarıdan alınan havanın içinde dolaşmasını, karnının şişip indiğini takip etmek, ardından içeride ısınan havanın nefesle çıkarken verdiği rahatlığı izlemek konsantrasyonunu attırıp, seni kendine getirecektir. Böylece konsantrasyon ve dikkatin artışıyla prefrontal korteksi daha aktif hale gelecektir. Meditasyon yapan kişilerde yapılan testlerde melatonin seviyesi, iyi hissetme, zindelik durumlarının daha iyi olduğu görülmüştür.Madde, sigara ve alkol kullanımı prefrontal korteksi yavaşlatır ve devre dışı bırakır. Serotonin eksikliği de prefrontal korteksi etkiler; serotonin eksikliğinde depresyon, sinirlilik, yeme bozuklukları ve uyku düzensizlikleri görülmektedir. Yüksek yağlı ve şekerli gıdaların fazla olması prefrontal kortekste fonksiyon bozukluğuna yol açtığı bilinmektedir.

Prefrontal korteksin gelişimi 20-25 yaşına gelene kadar tamamlamadığı için ebeveynler çocuklarının düşüncesizce hareket ettiğini söyleyebiliyor. Ailelerin çocuklara bu yönde daha anlayışlı olması zıtlaşmanın önüne geçer. Bu yaşlarda insanların sonradan pişmanlık duyacağı şeyler yapmaları muhtemel. İnsan bilişsel açıdan olgunlaştıkça kısa ve küçük vadeli hazlar yerine, geniş ve uzun vadeli ödülleri tercih etmeye başlar.

Hayatta hepimiz pişman olduğumuz şeyler yapmışızdır. Pişmanlık duygusunda kaldıkça pişman olacağın seçimler yapmaya devam edeceksin.

Çocukluğumuzda yaşadığımıza benzer şeyleri yaşatacak kişileri seçiyoruz. Çünkü bilinçaltı aşinalığı seviyor. Bilinmeyenden korkuyor. Bununla baş etmenin yolu bilinçli farkındalıkla, içselleştirerek kendini yeni deneyimlere de açmak.

Bugünkü aklınla o zamanki halini yargılama. O zamanki birikiminle öyle yapmayı seçtin.

Duyguların ağırlığından bilinçle özgürleşmek kolay olmayabiliyor bu konuda inandığın kişilerden destek almaya açık ol. Bunun için de içtenlikle kendini açmaya hazır ol. Herkesin kendine bile itiraf etmekten çekindiği sırları vardır. Kabul edelim; hepimizin içinde kıskançlık, kıyaslama, ego, bencillik, korku, hırs, öfke, … gibi duygular vardır ama bir damla ama bir sürahi. Bunlarla yüzleşerek neyi neden seçtiğini, yaptığını kabul et; bir nevi kendine günah çıkart. Başkalarına zarar verdiğin, üzdüğün kişiler varsa gönlünü al. (Affeder affetmez bu onun seçimi, sen niyetinden sorumlusun. Geçmişten özgürleş.) Hayatta değillerse de yüksek benlikleriyle konuşabilirsin. Yaratıcının verdiği gücü zarar verici yönde kullandığın için de inancına göre Allah’dan/Evrenden affedilmeyi dileyebilirsin. Bunun için başka canlılara hayır yapabilirsin. Ve en önemlisi kendine de şefkat göster, o günkü seni affet.

Pişmanlık kendini ezmek değil, olgunlaşmak içindir. Pişmanlık acı verir, yakar; ancak pişirip, olgunlaştırır.

Her işte bir hayır olduğunu fark et. Seçmediğini seçen bir sen de başka bir evrende olabilir. Sonuçta neyi seçersen seç bir yanın seçmediğinde kalır hep. Ancak, bilişsel yeteneklerini kullanarak bundan sonra daha iyi seçimler yapabilir, kendini ikna ederek seçtiğinle mutlu olmayı öğrenebilirsin.

Kendini tanıdıkça pişman olacağın şeyler yapmazsın. Başka bir açıdan da yaptığın şeylerin sana nelere mal olacağını bilerek, sorumluluğunu alarak gittiğinde tercihlerin için kendine kızmazsın.

 

*Beliz Gonca Kubat

 

Pişmanlıktan çıkmak, sağlıklı kararlar vermek için koçluk ve duygu odaklı çalışmalarımızdan yararlanmak istersen başvuru doldur, sorununa yönelik özel yöntemlerle hayatını kolaylaştırmayı öğren.  

    Adınız, Soyadınız

    Telefon Numaranız (Başına 0 koyarak ve boşluk bırakmadan girin)

    E-posta Adresiniz

    Doğum Yılınız

    Yaşadığınız Şehir

    Probleminizden kısaca bahsedin

    İçsel Dönüşüm Uzmanı Beliz Gonca Kubat sizi problemlerinizden kurtulmaya ve hayatınıza pozitif bir yön vermeye davet ediyor. Beliz Gonca Kubat'tan Bireysel Seans alarak tüm sorunlarınızdan hızlıca kurtulmak için buraya tıklayın.

    Bir cevap yazın

    E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    error: Content is protected !!