Travmaların Kaynağı Neden Çocukluğa Gider? Nasıl Üstesinden Gelinir?
İnsanın hayatı anlamaya çalışması erken yaşlarda başlar. Karşı cins hakkında düşünceleri, para ve kıtlık bilinci, sağlıkla ilgili yaşam kodları onu büyüten kişilerden etkilenir. “Dünya güvenilir bir yer mi? Sevgi, ilgi görmek için onay alacak davranışlar mı yapmam gerekiyor? Az yersem zayıf kalır, hasta mı olurum? Kendimi ifade ettiğimde tepki alır mıyım? Para kazanmak zor mu?”
Bu gün bilinçli zihnimizle aksini düşünmek, derinlere kaydolmuş olan duyguyu dönüştürmeye yetmiyor. Bazen ilişkilerde kendini değersiz hisseden bir kadın gelip diyor ki: “Benim yaşadıklarımı yaşayan birine bırak o adamı, değerini bil derim. Her şeyin farkındayım, ama yapamıyorum.” Duygu mantıkla değişmez. Kişi çocukken onu yetiştiren kişiler tarafından onaylanmak için bir fedakarlık yapması gerektiğine inanmış olabilir, annesinde gördüğü davranışları kopyaladığından farkında olmadan onun gibi davranıyor olabilir.
Sadece yaşamak değil buna tanık olmak da yoğun duygusal etki bırakır. Evde yaşanılan kavgalar, şiddet, sevdiği kişinin yaşadığı aldatılma, acı, üzüntü, çaresizlik hissettiği sahnelerde elinden bir şey gelmediğini düşünen çocuk, sevdiğinin yaşadığı duyguları kendi de taşıyarak ona yardım ettiğini düşünür. Bunlar bilinçli zihinle çoğu zaman fark edilmeyen duygulardır. Bugün yetişkin bir insan olarak yaşadığı yalnızlık korkusunun temelinde; annesinin yalnızlığını taşıyarak ona destek olduğunu düşünen küçük çocuk çıkabiliyor. Çünkü yaşanılan yoğun bir duygu, duygusal hafızaya kaydolur ve o etki çözülünceye kadar devam eder. Günümüzde terapilerde o zamanlara gidilerek zamanda yapılan duygusal yolculuklar; duyguyu o yaşlarda dönüştürme imkanı sağlar.
İnsan istemediği bir durumla karşılaştığında kalbi hızlı çarpar, nefesini tutar. Böylece zamanla birlikte olacak olanı durdurabileceğini zanneder. Ancak öyle olmadığı gibi bu duygu bedeni de etkiler. Bugün benzer tetikleyen bir olay aynı şekilde tepkileri açığa çıkartır. Kendini ifade edemediği duygusuyla kekeleme, kalp çarpıntısı, el ayak titremesi gibi o zaman yaşadığı semptomları yaşayabilir.
Babası/annesi tarafından fazla eleştirilen bir çocuk yetersizlik hissi veya mükemmeliyetçilik takıntısı ile erteleme sorunu yaşayabiliyor. “Biliyorum bu işe başlamam gerekiyor ama hep erteliyorum.”
Kişi, çocukken yaşamış olduğu travmayı içsel olarak aşmamışsa; kendini suçlu, değersiz, yetersiz hisseden parçasıyla, ne kadar olgun yaşlara gelmiş olsa da o duyguların etkisinde kalacaktır. İlişkilerinde yalnızlık, terk edilme duygularını yaşayan bir danışanımla bu duyguların kaynağına gittiğimizde annesinin nöbet usulü çalışan bir işte olmasından onu beklediği zamanlara gitti. Benzer duyguları yaşayan başka bir danışanım babasının iş için yurtdışına gittiği ve terk edildiği duygularının aynılığını kalbinde hissetti.
Beklenmedik ve aniden olan fiziksel, cinsel, duygusal anlamda acıtan olaylar çocuklarda travmatik etki bırakır. Erken yaşlarda başına gelen umulmadık olaya karşı çocuk nasıl tepki vereceğini bilmez. Çoğu zaman yaşadığı durumun da suçlusu olarak kendini görür. Bu nedenle kendini suçlu, çaresiz, bu yaşadıklarını hakkeden, yetersiz, kıymetsiz olarak görür. Onu yetiştiren kişilerin istismarına uğrayan çocuk, yapılanlara katlandıkça içinde farklı kişilikler üretebilir. Bir yanıyla dışarıda herkese çok iyi olan biri, diğer yanıyla evde terör estiren biri olabilir.
Yöneticisinin onu azarlaması karşısında hissettiği çaresizlik, üzüntü, güçsüzlük duygusu, babasının/annesinin onu azarladığı duyguları tetiklediği için ekstra etkilenme yaşayan danışanlarımla çalıştığımızda o küçük çocuğun hissettiği içine hapsolmuş duyguları çıkartmak, sonrasında benzer durumlar karşısında güçlü hissetmesinin ötesinde ondaki enerjiyi değiştirdiğinden yöneticisinin ona karşı davranışlarının da değiştiğini fark ettik. Çünkü insan duygusuyla hangi frekansı yayıyorsa karşısına çıkanlar da bu frekansa göre davranıyorlardı.
Travmalardan özgürleşmek için:
- Farkındalık: Önce yaşadıklarınız karşısında hissettiğiniz duyguları fark edin ve onları kabul edin. Bastırılan ve görmezden gelinen duygular zihinsel ve bedensel rahatsızlıklara sebep olabilir.
- Genellememek: Yaşadığınız bir olayı genel inanç haline getirmeyin. Küçükken karşı cins hakkında çevrenizde gördüklerinizin hayatın genellemesi olmasın. “Bütün erkekler/kadınlar üzer, aldatır, bencildir, güvenilmezdir…” gibi yaptığınız kodlamalar hayatınızın gerçeği olmadan, o yaşadığınız olaylarla bağınızı kesin.
- Farklı bakış açılarından görmek: Olaylara tek taraflı bakmayın. Aynı olayın içinde bulunmalarına rağmen hatta aynı aileden olan kişilerin bile yorumları farklı olabiliyor. Bir kardeş annesinin haksızlığa uğradığını anlatırken, diğer kardeş babasının annesi tarafından yetersiz hissettirildiğini anlatabiliyor. Herkesin deneyimi yaşadığı kendine özeldir; yaşam etki tepki üzerine işler. Karşılaşılan zorluklar kişinin kendisiyle yüzleşmesi ve gelişmesi içindir. Taraf olmaktan çıkıp üst boyutlardan bakmayı öğrenmek bakışı değiştirir.
- Tepkini seçmek: Bir kardeş madden manen zorluklar içinde büyüdüğü için erken yaşta evlenerek kendini hayatın kurbanı görürken, diğer kardeş kurtuluşunun çalışarak kazanmak olduğunu söyleyebiliyor. İnsanların olaylara ve durumlara verdikleri tepkiler farklıdır. Olaylara her zaman müdahale edemesek de tepkileri seçmek elimizdedir.
- Affetmek: Olaydaki kişilerle birlikte kendinizi de affedin. Herkesin kendince haklı bir sebebi olduğunun, yapılanların size karşı değil, o kişinin kendisiyle ilgili olduğunu görün. Affetmenin karşı tarafa sunulan bir lütuf değil, kendinizi olayın etkisinden özgürleştirmek ve enerjinizi geri almak için olduğunun farkında olun. Siz affetseniz de evrensel yasalar onun yaptığının sonucunu yaşatacaktır.
Ve en önemlisi bunlara izin veren kendinizi de affedin. Çoğu zaman herkesi affedilirken, en önemli kişiyi kendisini atlar insan. “Benim suçumdu, bunları hakkettim” düşüncesi yine suçlu hissettirecek durumları çağırır. Kendini affetmemek enerjinizi kapatır, hayattan alınan tadı azaltır, depresyona hatta intihara kadar sürükleyebilir. Yaşamda herkes hata yapabilir, o olaylardan alınan yaşam dersleriyle yolunuza devam edin ve sınırlarınızı çizin. Kendinizi her halinizle kabul edin ki olmak istediğiniz halinize dönüşebilin. Başkalarından beklediğiniz ilgi ve şefkati önce kendinize siz verin.
- Duygularınızı dönüştürecek yollar bulmak: Yaşamda her şey sürecini tamamlayıp dönüşür, ancak bazen insan süreci uzatmayı seçer. Kayıplar için tutulan yası uzatır, geçmişin acısını deşer durur, kızgınlığı içinde tutar, yaşadıkları için başkalarını ya da kendini suçlar… Duyguları ifade etmek gerekir: bu bazen bir uzmana anlatarak olur, bazen sanat yaparak, bazen benzer durumları yaşayanlara destek olarak.
- Destek almaya açık olmak: Nasıl ki ameliyat için bir cerraha gidiyorsanız, duygusal yükünüzü boşaltmak için de bir uzmandan destek almanız normaldir. Çok derin olmayan yaraları kendiniz sararken, içeride büyüyen bir cerahati çıkarmanız için yardıma ihtiyacınız olabilir.
Konu ile ilgili olarak: YouTube’dan (Gonca Kubat) İçindeki Çocuğu Şifalandırma Meditasyonu
Link: https://www.youtube.com/watch?v=cPuVAjRFjNg
Başa çıkmakta zorlandığın sorunların üstesinden gelmek, içindeki çocukla buluşmak istiyorsan sana özel çalışmalarla ilgili bilgi almak için aşağıdaki başvuru formunu doldurabilirsin.
*Gonca Kubat