fbpx

Duygularını Fark ederek Hayatını Dönüştürmen Mümkün.

İletişim sorunlarımızın temel nedeni duygularımızı tanımlayıp ifade edememek.

İlişki sorunlarına baktığımızda çoğu zaman anlaşılmamak ve kendini anlatamamak vardır.

“Sana çok kızdım, beni üzdün, sinirlendirdin diyerek olayı içtenlikle ifade edemediğimiz için yüzeyde görünen bir duyguyla kapatıyoruz. Halbuki o duygunun altında nasıl farklı ve derin duygular kayıtlı ki çoğu zaman yaşayan bile farkında değil.

Çocukken duygularımız küçümsenmiştir genellikle. “Sus ona ağlanır mı? Üzülecek ne var bunda? Ne kadar mıymıysın, güçlü ol biraz.” Ağlarsın neye ağladığını bile bilmezsin; korktuğun için mi, yalnız hissettiğin için mi, anlaşılmadığından mı? Belki de gözyaşlarını içine akıtır, kalbinin duvarlarını kalınlaştırır kendini o şekilde güçlü kılacağını düşünürsün. Gücünü sertlikte bulur, elini masaya sert vurarak kendini ifade edersin bazen. Ancak sonradan anlarsın vurduğun yer, muhatabının kalbidir, yaşadığını yaşatırken hayatta bir döngüye girersin.

Duygusunu tanımayan kişinin verdiği tepki de, kişinin kendinden, özünden uzak olacaktır. Kaybetme korkusunu, çaresizliğini öfkeyle dışa vururken, eziklik hissini aşağılamayla, kıskançlığını kızgınlık, sevgi ihtiyacını kırgınlık, incinmesini saldırganlık olarak yansıtabilmektedir. Karşıdaki kişi de gördüğü tepkiye karşı etkiyle bambaşka tepki verebilecektir.

İnsan kendi bile neye sinirlendiğini, üzüldüğünü fark etmezse nasıl ifade edecek? Oysa bu yaşadığın durumun seni çaresiz, yalnız, önemsenmeyen biri hissettirdiği için öfkelendirdiğinin farkına vardıkça tepkin de, kendini ifade tarzın da değişir ve karşındaki kişi de savunmaya geçmek yerine hissettirdiklerinin sorumluluğunu alır.

Dünya’da ve farklı kültürlerde ortak olan 6 temel duygu vardır. Bunlar; öfke, mutluluk, korku, tiksinme, şaşkınlık ve üzüntü. Temel olarak bu duyguların doğuştan geldiği, diğer duyguların yaşadıkça öğrenildiği ifade edilmektedir.

Duygularını anlamaya, tanımaya, ifade etmeye pek aşina bir millet değiliz. Şimdi de içeriği pek belli olmayan yüzeysel bir şekilde tanımlanıyor duygular.

“Kötü hissediyorum deniliyor. Ne şekilde bir kötü? Mesela: dışlanmış, rezil, kandırılmış, suçlu, aldatılmış, hatalı, ezilmiş, yetersiz, baskılanmış, hapsolmuş, dengesiz, beceriksiz, aşağılanmış, haksızlığa uğramış, bitkin, harap, kederli, feleği şaşmış, çapsız, mesnetsiz, eksik, sevilmeyen, ortada bırakılmış, reddedilmiş,…”

 “İyi hissediyorum derken nasıl bir iyi? Örneğin: değerli, özgüvenli, iyimser, eğlenceli, dinamik, şevkli, başarılı, görkemli, dingin, efsanevi, bahtiyar, şen şakrak, gösterişli, cömert, minnettar, güçlü, hayat dolu, bilinçli, müthiş, dengede, marifetli, faydalı, onurlandırılmış…”

Bugün sert görünen insanların iç dünyasının karmakarışık olmakla birlikte aslında çok hassas bir kalpleri olduğunu gördüm duygu odaklı çalışırken. Yengeç, kabuğu sert bir canlıdır ancak içi yumuşacıktır. İnsan da kendi kabuğunu kalınlaştırır bazen, içindeki o hassas kalbi korumak için.

Duygun seni ana getiriyor aslında koruyor. Korkun, savaş ya da kaç tepkini verdiriyor. Üşüyorsan hasta olabileceğini işaret ediyor, önlemini al diyor. Bazen insan yarasının ne zaman oluştuğunu bile hatırlamıyor çünkü anda değil. Bir bakıyor bacağında morluk var. Öyle hızlı ve farkındalıksız hareket ediyor ki; ne zaman bir yere çarptı farkında bile değil.

Yetiştirilen ortam duyguları tanıma konusunda etkili olurken, bilinç ve farkındalık seviyesi yükseldikçe duyguları tanımak ve ifade etmek kolaylaşıyor. Duygusal zekanın gelişimiyle birlikte alınan kararların sonuçlarında sorumluluk alma düzeyi de artıyor.

Duygu odaklı terapilerde duyguyu ne kadar iyi tanıyıp tanımlarsan, onun kaynağına gitmen ve dönüştürmen kolaylaşır.

Bir danışanım duyguya giremediğini söyleyerek çalışmalarda beklediği verimliliği alamayacağından tedirgindi. Seansımızda haksızlık duygusu yaşadığı bir zaman söz konusu oldu. Gözlerini kapatıp bu duyguyu hissettiği yere elini koymasını istedim. Kalbindeydi. O duyguyu takip ederek ilk hissettiği zamana doğru gittik. Küçükken hicap duyduğu bir sahneye gitmişti. Yüreğinde bir acı vardı. Beden ve duygu arasında bağ kurulmuştu. Bundan sonra o duyguyu dönüştürmek işin teknik kısmıydı. Seansın sonunda haksızlık ve utanç duyguları, kendinden eminlik ve özgüvene dönüşmüştü.

Duygunu nasıl tanıyabilirsin? Mini bir alıştırma:

Mesela öfkelendin çünkü, bu olay sende bir duyguyu tetikledi. Bu duygu nasıl bir duygu? Yetersizlik mi? Çaresizlik mi? İncinme mi? Korku mu? Haksızlık mı? …

Bu duyguyu ilk ne zaman yaşamıştın? Gözlerini kapat ve o duyguyu bedeninde hissettiğin yere elini koy, sonra o duyguyu takip etmeye ve seni zamanda geriye götürmesine izin ver. Gece mi gündüz mü? İçeride misin? Kaç yaşındasın? Ne hissediyorsun? Seni o şekilde hissettiren ne oluyor?

Duyguların problem değil, tam tersi problemin çözümüne giden ışıklar gibidir. Hani arızayı gösteren ışıklı tablolar vardır. Sorunun neyle alakalı olduğunu bilirsen, onu onarabilirsin.

Duygularının farkında olarak kendinin neyi neden seçtiğini, verdiğin tepkileri anlıyor musun? Duygularımızla bağlantı kurup, onları tanımlayıp, tanıdıkça dönüştürme imkanımız artar. Kendini tanıyıp anladığında kendinle ve hayatla barışmayı seçeceksin.

Çocukken annenin-babanın sana niçin kızdığını anlasan nasıl olurdu? Muhtemelen onlarla duygusal bağın daha farklı olurdu.

Şu çocuğa üzülüyorum, derken o çocuğun yaşadığında kendini gördün. Belki ezilmiş, yoksun, taciz kurbanı, korkmuş, yalnız, kimsesiz…

Hiçbir duygu sebepsiz değil her biri ayrı bir şifa kaynağıdır eğer okumayı bilirsen. Anlaşılmayan ya da görmezden gelinen her duygu kendi varlığını hissettirir. Yoğun duygularla yaşanılan ilişkiler genellikle erken yaşlarda hissedilen duygularla bağlantılı çıkar.

Şifa bekleyen duygunu aşırı yemekle, sigarayla, alkolle, uyuşturucuyla bastırırsan bir nevi kendini ve bedenini cezalandırmış olursun. Kendini seven insan kendini anlamayı ve yaşadıklarından öğrenerek, hayatını daha iyiye dönüştürmeyi seçer.

İyi hissettiren duygular yaşamak için de o duyguları öğrenip yaşamına almayı bilmen gerekiyor. Mesela mutlu olmayı öğrenmek için sana nelerin iyi geldiğini keşfetmen önemli. Sevilmek istiyorsan bazen yaptığın gibi sevgi dilenmekten çıkıp kendini sevmen, bazen de kalbine ördüğün duvarları yıkman gerekiyor. Varlık içinde olmak istiyorsan muhtaçlık ve yokluk hissinden çıkman, sonsuz sınırsız bolluğa uyumlanman gerekiyor. Sende hangi duygu yoğunsa onunla eşleşen duygularla rezonansa giriyorsun. Her ne kadar dışından ben bolluğa inanıyorum desen de içinde bir yerlerde küçük hesaplar yapıyorsan, o bolluğu yaşayamıyorsun.

Gelecek hedeflerini belirlemede bile yön gösterir duygun. Çünkü bazen insan istediğini zannettiği şey gerçekleştiğinde aslında onu istemediğini anlar. Çünkü onun duygusunu bilmiyordu. Hedeflerini belirlerken yaşamak istediğin duyguya odaklanman, hem farkında olarak hareket etmeni hem de duyguyu bedenine ve zihnine tanıttığın için hayalini hayatına çekmeni kolaylaştırır. Her duygu öğrenilebilir ve dönüştürülebilir.

*Beliz Gonca Kubat


Yaşadığın duyguları anlamak, olumsuz hissettirenlerden arınarak, hayatını daha iyiye dönüştürmek istiyorsan aşağıdaki formu doldurarak bizimle iletişime geçebilirsin.

    Adınız, Soyadınız

    Telefon Numaranız (Başına 0 koyarak ve boşluk bırakmadan girin)

    E-posta Adresiniz

    Doğum Yılınız

    Yaşadığınız Şehir

    Probleminizden kısaca bahsedin

    İçsel Dönüşüm Uzmanı Beliz Gonca Kubat sizi problemlerinizden kurtulmaya ve hayatınıza pozitif bir yön vermeye davet ediyor. Beliz Gonca Kubat'tan Bireysel Seans alarak tüm sorunlarınızdan hızlıca kurtulmak için buraya tıklayın.

    Bir cevap yazın

    E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    error: Content is protected !!